Ben bir kedi Eflatun

Bizimkinin bir arkadaşı geldi bu sabah. “Sanki dün aşık olmuşum gibi uyandım, müthişti dün akşam” diye başladı konuşmaya. Tanırım onu. Baktım gözleri parlıyor, bi mutlu, bi mutlu. Konuşurken heyecandan kelimeleri yutuyor, bir çırpıda anlatmak istiyor. Tabii ben aşkı duyunca orada durdum, bu evde hep aşk olsun, gelsin birileri aşk anlatsın. Şöyle bir yokladım ortamı, havada aşk kokusu var. Hemen kulak kabarttım. Gerine gerine, göbeğimi sarkıta sarkıta yayıldım. “Geliyor aşk,” dedim içimden. Uslu uslu oturdum ki, bizimki gelip “Eflatun” diye beni mıncıklamasın. Arkadaşı bizim bahçedeki sallanan koltuğa oturdu. Dedim bu, sallana sallana güzel bir aşk hikayesi anlatır şimdi.

Adı Genco’ymuş…

Ama ne oldu? Aşk diye başlarken, konu hayata doğru gitti. “Belgesel” dedi. “Bir Delinin Hatıra Defteri, Sokrates, Nazım Hikmet” dedi… Bizim camiada hiç duymadığımız kelimeler. Gözlerimi kıstım, anlamadım diye miyavladım. Bizimkine baktım, “Ay ne güzel,” diye dinliyor. Yok, bana bile bakmıyor. Kimden bahsediyorlar diye kulak kabarttım. Adam Tiyatro Sanatçısıymış. Ama gerçek bir sanatçıymış. Bir daha da onun gibi kimse gelmezmiş. Mütevazıymış. Samimiymiş. Kendi belgeselini öyle kıyıdan köşeden izlemiş. Sakin sakin herhangi bir izleyici gibi gelenleri ağırlamış. Adı Genco’ymuş. Hatta Genco, kan davasında öldürülen bir Kürt gencinin ismiymiş. Annesi hamileyken duymuş ve “Genco” demiş karnındaki bebeğe. Ne güzel isim, belki koyarlar gazeteye de ben de tanışırım diye içimden geçirdim.

Sonra bizimkinin arkadaşı şarabından bir yudum daha alırken, “Ama en çok ne etkiledi biliyor musun?” dedi. Genco Erkal, “Ne şanslıyım ki, ben küçük yaşlarda hayatta yerimi buldum,” dedi. Ne kadar anlamlı değil mi? diye sordu bizimkine. Belli, ikinci kadehi de içecek. Hayatta yerini bulmak, ben kedi Eflatun, durdum oturdum, bunun üzerine düşündüm. Kediyim, mırlarım, miyavlarım, huysuzlanırım, duygularımı dile getiririm. Ama hayatta yerim neresi diye düşündüm ilk defa. Bahçeme baktım. Portakal ağacıma, yerdeki saksılara, çimlerin üzerine yerleştirilen taşlara… Bizimkinin bana sevgi dolu bakan, beni kediden öteye taşıyan, hatta yazar gören bakışlarına. Benim hayatta yerim tam da burası dedim. Kesinlikle burası.

Ama sonra bu eve gelip giden insanları düşündüm. Kaç kişi bulmuştur hayattaki yerini? Geliyorsunuz buraya hep şikâyet, hep bıkkınlık, hep yorgunluk. Biliyorum, dert çok, yürekler ağır, yürek kalıyor bulduğu yerde. Sormuyor bile kendine, ben ne kadar buraya aitim diye. İzin de vermiyorlar ki size?

Bir zamanlar AKM vardı

Hayattaki yer diye miyav miyav hırladım. O yer neresidir acaba? O yer bu bahsettikleri sanatçı için sahne olmuş, bunu konuşacağım, benim sanatsever kedi arkadaşlarımla, onlar da bazen gider bir tiyatro ya da bir sinemaya yerleşir. Pandemide çok zorlandılar, ama bir ömür geçirdiler seyirciler arasında. Sahnedeki alkışları, sanatçıların mutluluklarını yaşadılar. kedi kedi gözlemlediler onlar. Bir zamanlar Atatürk Kültür Merkezi vardı. Bizim bir arkadaş da oranın kadrolu elemanı olmuştu. Fırlardı sahneye en olmadık yerde, en olmadık zamanda. O eski Beyoğlu sinemalarında da dolaşan bir arkadaş vardı. E sinemada karanlıkta biraz ürkütücü olsalar da benimsemişti seyirci. Sonra kimi balıkçının, kimi ciğercinin, kimi şirin bir cafenin… Bakın, biz de yerleşiriz bir yere. Belki, bazı insanlardan çok daha fazla benimseriz yerimizi. Ben lafa aşkla başladım. Bunlar iki kadeh içti, yine de aşka gelemedi…

O zaman ben lafı getireyim, bazen de sevdiğinin yanı olur hayattaki yerin, bazen bir balıkçı olursun, deniz olur hayattaki yerin, yazar olursun kitapların olur, bahçıvan olursun çiçekler, aşçı olursun mutfağın, kuş olursun bulutlar… Yeter ki aşkla kal orada. Ve ben bir kedi, bir Eflatun… Genco gibi ne mutlu bana ki, bulmuşum hayattaki yerimi. Siz de arayın yerinizi, Bakın bulunduğunuz yere, ne kadar aitsiniz oraya? Mırlayın, tırmıklayın, hırlayın… yerinize doğru hareket geçin. Ben kedi Eflatun, şimdi gidiyorum, hayattaki yerimde bizimkinin yanına, sevsin, okşasın biraz beni…

Eflatun

 

Paylaş

Son Yazılanlar

“Cumhuriyet değerleri zamansızdır”

Türkiye’nin uluslararası bilinirliğe sahip sanatçılarından biri Gürbüz Doğan Ekşioğlu… Çizgileri ile konuşan ustalardan… Çizgileri “The New Yorker”ın kapaklarını süsleyen Ekşioğlu,

Bedeli pahalı bir dünya kupası

20 Ağustos 2023, Sidney’de Stadium Australia’da önemli bir organizasyonun, Kadınlar Dünya Kupası’nın finalinin son düdüğü ile birlikte İspanyol futbolcular büyük

Putin de olurmuşum ben!!!!

Sizin kırmızı çizginiz nedir ? Hani o çizgiyi geçince savaş ilan edebileceğiniz yer. İşte geçen gün bizim evin “minik” Puta’sına

Eskiden biz arabulucuyduk

Kiracı-ev sahibi arasındaki uyuşmazlıklar dağları aşınca arabuluculuk sistemi zorunlu hale getirilerek uygulanmaya kondu. Düşünün 2020 yılında 27 bin, 2021 yılında

Dayatılan koşullara direnmek

Ne yaman ikilem; bir yanda, şemsiyesi altında yaşayanlara bağışladığı özgürlüğün tek savunucusu rolünü oynarken, diğer yanda soluksuz çalıştırdığı insanları kendisine

Azim, kararlılık ve mücadele

Değerli Bi’nevi Gazete okurları, Özel sebeplerden ötürü uzun bir süredir sizlerle değildim. Bu yüzden öncelikle siz değerli okurlardan, sonra da

Küçük “Puta”lar işini bilir

Siz onları bilmezsiniz. Acındırarak, yardıma muhtaç bir şekilde girerler hayatınıza. Bi mağdur, bi zavallı, bi güçsüz. Tatlı tatlı masum masum