Denizin derinliklerine yapılan zorlu dalışlar, cesaret ve azim dışında biraz da çılgınlık gerektiriyor olsa gerek. Tonlarca suyun basıncı üzerinizdeyken, klostrofobik bir ortamda yapayalnızsınız ve yapacağınız ufacık bir hata telafisi olmayan sonuçlara yol açabilir. Sadece cesaret ile açıklanamayacak bir durum bu.
Bizler denizde, hatta havuzda kısa bir süre suyun altında nefessiz kalsak panik yapmaya başlarız. Hemen hepimiz yaşamışızdır bu duyguyu. Oysa bazı insanlar bunu bir yaşam tarzı haline getirerek suyun muazzam gücü ile bilek güreşi yapıyorlar. Bizler için dehşet verici olan bu durum Şahika Ercümen gibi sporcular için ise tam tersi.
Suyun altına her dalışımda yeniden doğmuş gibi oluyorum
“Suyun altı beni yaşama geri döndüren yer aslında. Suyun altında kendimi evimde gibi hissediyorum. Çünkü orada yer çekimi yok, ses yok, çok özgür bir ortam var.”
Şahika Ercümen, sporla tanışmasını küçük yaşlarda denizle iç içe geçirdiği günlerde buldu. Çanakkale doğumlu sporcu için Ege’nin berrak sularında yüzmek ve derinliklere dalmak sadece bir hobi olmaktan çok öte bir tutkuya dönüştü.
Ailesinin denizciliğe olan ilgisi, Şahika’yı dalış sporuyla tanıştırdı ve bu genç sporcunun hayatındaki dönüm noktası oldu. Ancak denizi ve dalışı sevmesine rağmen ilk mücadelesi su ile değildi Şahika’nın.
“Benim çocukluğumda astım rahatsızlığım vardı ve evden dışarı dahi çıkamıyorduk. Fakat su sporlarıyla tanışınca benim dünyam değişti. Evden çıkabilen, yüzmeye gidebilen, arkadaşlarıyla bir şeyler yapan bir çocuğa döndüm. Hayatımı değiştirdiği için kopmam da mümkün olmadı. Su sporları benim tekrar yaşama dönmem gibi bir şey.”
Şahika Ercümen’in başarıları saymakla bitmiyor.
2006’da, İspanya’nın Tenerife kentinde düzenlenen Serbest Dalış Dünya Şampiyonası’nda Türkiye rekoru,
2007’de Ankara ODTÜ kapalı yüzme havuzunda tek nefesle havuzda 145,35 metre yüzerek Türkiye rekoru,
2008 yılında Türkiye Sualtı Hokeyi Millî Takımı ile Avrupa üçüncülüğü,
Şubat 2011 tarihinde Avusturya’nın Weissensee bölgesinde buz altında tek nefeste 110 metre ile hem erkekler hem de kadınlarda Buzaltı Yatay Dalış dünya rekoru,
Kasım 2011 tarihinde Mısır’ın Dahab kentinde sabit ağırlıkla dikey dalış kategorisinde 70 metre ile CMAS dünya rekoru ve aynı gün paletsiz olarak 60 metreye dalarak bir CMAS dünya rekoru daha,
2014 tarihinde Antalya’nın Kaş ilçesinde paletsiz değişken ağırlıkla 91 metre ile CMAS dünya rekoru, hemen ertesi gün paletsiz ip destekli serbest dalış kategorisinde 72 metreile yeni bir CMAS dünya rekoru,
2016 yılında Kaş’da Değişken Ağırlıklı Paletli kategorisinde 110 metre ile CMAS onaylı yeni bir dünya rekoru,
Ekim 2019 tarihinde Mersin Gilindire Mağarası’nda yaptığı dalışta, paletsiz kategoride tek nefeste 100 metreye dalarak, 90 metre sınırındaki dünya rekoru,
Ve belki de en anlamlısı olan Cumhuriyet’in 100. yılına ithafen Hatay’da paletsiz değişken ağırlık kategorisinde, 105 metre olan dünya rekorunu 106 metre ile kırması…
Ercümen’in işi sadece rekorlarla değil. Neredeyse yaptığı her dalış bir anlam ifade ediyor. Son rekoru Cumhuriyetimizin 100. Yılına ithaf ediliyordu ve merkez olarak özellikle yakın dönemde büyük bir yıkım yaşamış olan Hatay seçilmişti . Sloganı da “Hatay’a nefes ol” idi.
Bunun dışında Çanakkale Zaferi’nin 100’üncü yılında şehitleri anmak amacıyla 24 metre derinlikteki İngiliz savaş gemisi Majestic’e dalarak şehitlerin anısına çelenk bıraktı.
Çanakkale Boğazı’nda Anzak gününde Avustralyalı ve Yeni Zelandalı sporcularla dalış yaparak su altından barış mesajı verdi.
2015 yılının Haziran ayında 125 yıl önce Japonya’nın Kushimoto kenti yakınlarında batan Osmanlı gemisi Ertuğrul’a saygı dalışı gerçekleştirdi.
“Hiç spor yapamayan çocukluktan gelmiş bir sporcu olarak benim rekor kırmak kadar en az bununla birlikte yaptığım diğer projeler de çok anlamlı.
Ben gidip herhangi bir tatil beldesinde de dalış yapabilirim ama ben Salda Gölü’ne gidip veya Van Gölü’ne gidip orada dalmayı kendi işimi biraz zorlaştırsam da buraları tüm Türkiye’ye ve dünyaya tanıtmayı çok önemsiyorum. Çünkü Türkiye’de o kadar gizli cennet var ki biz bunu bilmiyoruz.”
Yazının başında da değindiğim gibi, biz sıradan faniler için suyun altında biraz kalmak bile zorlayıcı olabiliyor. Ercümen bu konuda şunları anlatıyor:
“İnsan aslında anne karnında nefes tutmaya başlıyor. Suyun içinde büyüyoruz ve bir bebeği doğumdan sonra suya atsanız yaklaşık bir dakika nefesini tutabiliyor. Yıllar içinde biz bunu unutmaya başlıyoruz. 15-20 yaşındaki bir insana ‘şimdi tut nefesini’ desem ’30 saniyede nefesim bitti öleceğim’ diye hissedebiliyor.
Ben bunu antrenman yaparak güçlendiriyorum ve kapasitemi arttırıyorum. Bence her insan iyi bir çalışmayla 2-3 dakika doğru tekniklerle nefes tutabilir. Ama bunun üzerine çıkması için çok daha spesifik ve çok daha profesyonel çalışma gerektiriyor. Şu anda nefesimi 6 dakika tutuyorum. Biliyorum ki daha fazla tutabilirim. O yüzden çalışmaya devam etmek lazım.”
Astım hastası küçük bir kızın dünyadaki en zor sporlardan birisinde zirvede olması ilham verici bir öykü değildir de nedir? Hayatımızdaki ufak tefek birçok şeyden şqikayet etmeyi bırakıp kendimizi daha da geliştirmek için hala geç değil.