Uykusuz her gece… Bizimkini bilmezsiniz. Nev-i şahsına münhasır biridir. Nasıl desem, kafasının dikine gider, tuttuğunu koparır, bulmak istediği tüm bilgiye ne yapar eder ulaşır, duygularını hiç yüzeysel yaşamaz. Yüzeysellikten de nefret eder zaten. Sevmezse belli eder, söyler suratına. Aslında söylemesine de gerek yok, öyle bir bakar ki anlarsın.
Süt dökmüş kedi
Ama benim yanımda, benim yanımda süt dökmüş kedi olur. Ben ne olurum bilmiyorum. Çünkü bana aşık. Bu evden hepsi, geldi geçti, bir tek ben kaldım. Aaa, bak buradan yanlış anlaşılmasın. Bizimki aşık olunca süt dökmüş kedi olmaz ama… Burada bir ama diyorum. Hem özel hayatına saygı, hem de konuyu dağıtmamak için. Belki bir gün, anlatırım, bizimkinin nasıl aşık olduğunu. Aşkın ne demek olduğunu anlayın diye.
Ben, gördüğünüz üzere biraz balık etli bir kediyim:)) Yıllardır geceleri benim karnım acıkıyor. Sirkadiyen falan yok bende. Aslında bizimki bana alıştırdı. Kendisi bir dirhem bir çekirdek, yeme zevkini bana yedirerek tatmin etti. Yemek yemeyi de bilmez ki. Pastanın ana yemek yerine geçebileceğini sandı yıllardır. Neyse ki uzun, onu biraz cevize, meyveye falan alıştırdı. Haa, bir de demez mi, kedinin tombulu makbulmüş diye, kuş tüyü yastık yapacak beni mübarek. Benimki artık tombulluğu geçti. Şişko bir obez oldum. Aaa tabii burada bir şey daha var.
Kilodan nefret eden bir köle
Bizimki kilodan nefret eder, şişmanlara bakışını bir görseniz. Ama eve gelir, beni mıncıklar, o yumuşacık karnıma yatar. Ama ben ne yaparım? Her gece, aralıksız her gece yemek için uyandırırım onu. Dürterim olmaz, başucundaki eşyaları deviririm. Sonra bizimki uyanır, haa ağzından kötü bir laf çıksa o da imkansız, mışıl mışıl uykusundan uyanır, önüme mis gibi tavuk koyar. Bak, uzun da unutmaz bana tavuk almayı. Severim keratayı. Ama o, hiç hoşlanmaz, onu yazmamdan. Bizimki, ikimizin arasındaki ilişkiye aşk diyor. Bana aşık olduğunu söylüyor. Ben bu durumda kötü kedi Eflatun muyum? Hayır. Değilim, ama süt dökmüş kedi değilim. Ben dökerim sütü, arkama bile dönüp bakmam, bizimki temizler, yenisini de koyar önüme. Ben bana verildikçe isterim tabii. Bir bakın kendinize, bize o lafı yakıştıranlar.
Bu hayatta istemeyi bilin
Gerçekten istemesini bilmek gerek bu hayatta. Aman yanlış anlaşılmasın, evrene mesaj yollamıyorum. Birebir ilişkilerden söz ediyorum. İsteyin. Ve sizin için bir fedakârlık yapmıyorsa bırakın. En son kim, sizin için gece yarısı uykusundan kalktı? Kim ihtiyacınız olduğunda atlayıp geldi? Kim ‘sen bunu seversin’ diye elinde bir sürpriz kapını çaldı? Telefon edip, bir şey istemeden, ‘sadece sana seni sevdiğimi söylemek istiyorum’ dedi. Ahh, ahh özellikle o kedi seven kadınlar, biz erkeklere ne çok fedakarlık yapıyorsunuz. Hiç girmeyeyim bu konulara, sinirleniyorum. Dönelim bizimkine, bizimki sanıyor ki evde kedisi olan herkes gece uyanıyor. 24 saat açık mama dükkanı yani. Yani böyle olsa, “Uykusuz Her Gece Derneği” kesin kurulurdu. Ama bizimki bir tanedir, bakmayın huysuzluğuna. O, 24 saat açık tutar telefonunu, ihtiyacı olanın, sevdiklerinin yanında olmak için açık tutar. Aşkını da, dostluğunu da 24 saat aralıksız yaşar. Bilmem anlatabildim mi? Her daim aç kedi Eflatun.