Uzun beni kitapçıya götürdü

Yıl biterken önümüzdeki yıl için ben de bazı kararlar alayım dedim. Sanki hepinizin huyu suyu değişecekmiş gibi başlarsınız ya konuşmaya. Bu yıl şöyle olacak, böyle olacak diye. Bizimkinin arkadaşları gözleri parlaya parlaya konuşmuyor mu bazen, hele bir de yeni yılda bambaşka olacağından söz etmiyor mu? Diyete, spora başlayanlar burada en başı çekiyor. Bu değişmez kural.

Ben de bizim Uzun’a yalvardım

“İnsafa gel,” dedim. “Bak, bu bahçe ve ev, ömrüm burada geçiyor. Götür beni bir yere.” Uzun da yeni yılda değişeceklerden sanırım, aldı götürdü beni. Uzun bu, nereye götürür. Bir kitapçıya. Ne yapalım, kitaplar, insanlar dolanırım. Karışırım halkın arasına. N’olcak işte kitapçıya kedi girmiş. Yakışırım da kitapların üstüne. O entel kadınlar pek sever beni. Yo yo, fotoğraf, hayır lütfen. Hele sosyal medya paylaşımı kesinlikle olmasın.

Beyaz bereli kız

Baktım, beyaz bereli genç bir kız kitaplar arasında. Onu alıyor, öbürünü bırakıyor. Kararsız. Ben de bakayım şu kitaplara dedim. Belki bir faydam olur diye, bacaklarına süründüm. Beni gördüğü bile yok. Neyse ki, şu kedi görünce çığlık atanlardan değil. Derdi var, umudu yok, belli. Belki de bu yıla yalnız girmenin üzüntüsünde.

Baktım eline aldığı kitaplara, Offf offf o nasıl başlıklar öyle, Senden bir tane daha yok, Mutluluğunu kaybettiğin yerde arama, Seni yoran her şeyi bırak, Hayattan daha fazlasını iste, az düşün uzun yaşa, pes etme mucizeler yolda…

Kitap isimleri emir veriyor adeta

Dedim ki ben evde bir kedi Eflatun. Uzun gelir, bizimkinin arkadaşları gelir. Konuşuruz, söyleşiriz. Uzun’la takışırız. Ama dışarıda hayat hiç de öyle değilmiş, bütün kitaplar emir veriyor, onu yap, bunu yap. Sonuçta bu beyaz bereli kız, mutlu mu olacak? Ne iddialı başlıklar bunlar. Bizim evde herkes biliyor ne istediğini. Hele ben, söke söke alıyorum her istediğimi.

Ben bunlardan birini alsam, bizimkinin başucuna koysam. Mesela az düşün uzun yaşa… kafama geçirir. Bizimkinin hayatı düşünmek üzerine kurulmuş. Yeme içme, nefes alma desem aynı şey. Bizim Uzun’a da şu kitabı alsam, “Seni yoran her şeyi bırak” ya sen, biliyor musun diye bir başlar konuşmaya, susturamazsın. 2 x 2= 4 gibi koyar önüne. Ama gel gör ki, bir tanesinde gözüm takıldı. “Senden bir tane daha yok” Evet bir yazar kedi olarak bunu üstüme alırım da, senin söylemene ihtiyacım yok, zaten biliyorum.

Ama bizim Leyla’dan da bir tane yok, – onu biraz ihmal ettim, iyi kızlar yazısında söz edeceğim kendisinden – Kibrit kutumuz ya, doğumunu hatırlıyorum bahçede, ondan da bir tane daha yok. Bizimkinden, Uzun’dan da bir tane daha yok. Siz insanlar dünyasında bunları duymaya gerçekten ihtiyaç mı duyuyorsunuz? Birisinin öyle yap, böyle yap lafıyla mı harekete geçiyorsunuz. Korteks size bunları yaptırıyorsa, bizim sürüngen daha iyi.

Önce ben seni seveceğim

O zaman bu kedi Eflatun, sürüngen beyniyle size bir şeyler söylesin, kedi gibi ol kedi, nedir kedi gibi olmak, öncelikle temiz olmak… bırakmayız pisliğimizi arkamızda, kendimizi sevdirmeyiz öyle herkese, önce ben seni seveceğim ki, senin beni sevmene izin vereyim, bir şey ters mi geliyor, anında mırlarız, tırmıklarız, ama anında! Anında tepki vermeyip, sizin gibi tüm hayatımız boyunca söylenmeyiz, üzüldük mü, olay yerini terk ederiz, hiç taşımayız üstümüzde, – siz bunu kortekse ben kediliğe bağlarım – severiz kendimizi, duruşumuz asil, bakışımız sert.

Uzun lafın kısası gelir kedi Eflatun’dan, kediye pist demeden önce bi düşün, bak gözlerine. Gözlerinde bulursun bir kitap başlığı. Belki ondan sonra atarsın adımını. Ahhh, beyaz bereli kız, keşke bana bir baksaydın. Yazar Eflatun yanına yaklaştı, sen o kitaplardan gözünü ayıramadın. Görüşürüz yine. Bu arada sağ ol be Uzun, beni kitapçıya getirdin. Bizimki eve gelmeden bırak bari beni.

Eflatun

Paylaş

Son Yazılanlar

Kadın emeğinin gastronomiye yansıması

Senelerdir severek yaptığım iş gastronomi yazarlığı ve bunun gibi yeme içmeye, damak tadına ilişkin konulardaki  etkinlikler. Resmi bir tanımı yok, verilmiş unvan da  değil. Sadece 

Gastronominin evrensel gücü

Altın Kaşık Ödülleriyle Mutfak Dostları Derneği’nin ödüllendirdiği yaratıcılık, FSUMMIT 2025’in vizyonuyla sektöre kazandırdığı yenilikler ve Husin belgeselindeki derinlemesine hikâye, gastronominin sınırları aşan gücünü gözler önüne

Prada dertsiz başına dert mi arıyor?

Tasarımlarından marka kimliğine, müşteri portföyünden sattığı hayallere kadar birbirinden çok farklı iki marka hakkında bir söylenti dolaşıyor lüks moda sektöründe… İtalyan moda devi Prada’nın, Capri

Sofralarımızın Ortak Dili

Yemek sadece fiziksel bir gereksinim değil; kültürel kimliğimizi şekillendiren, tarihimizin sessiz tanıklığını yapan ve insanlar arasındaki bağları güçlendiren evrensel bir unsurdur. Her ülkenin, her yörenin

Heyecanla beklenen birinci sayfa

Dag Solstad, her gün yazdığı bir sayfa ile romanlarını tamamladığını söylemiş. Ayağına gelen güne, dönme dolaba atlama adımı ile başlamanın hikayesi midir yazdıkları veya bitirdiği

Yılbaşı ve Vasilopita çöreği

Bir yılı geride bırakıp uğurlarken yeni umutlarla başlayan yeni bir yıla ‘hoş geldin’ diyoruz. Dilekler her zaman sağlık, mutluluk, sevgi ve barış olmak üzere; dostlar

Manav Türklerinin sofrasında zamanın izleri

Geçtiğimiz hafta sonu Tuzla, gastronomi tutkunları için benzersiz bir deneyime ev sahipliği yaptı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kültür Daire Başkanlığı’nın hayata geçirdiği “Gastronomi Günlükleri” serisinin