98 yaşında piyano çalıp şarkı söylüyor

Türkiye’nin ilk vaz piyanisti İlham Gencer, 1960 yılında Şişli’de açtığı Çatı Kulüp ile Türk caz ve pop müziğini başlatan isimlerden biri… Çatı, Türkiye’nin müzik tarihinde önemli bir yere sahip. İlham Gencer ile müzik hayatını konuştuk.

İlham Gencer Türkiye’de caz ve pop müziğin temellerini atan isimlerden biri. Türkçe sözlü pop müziği sanat dünyasına kazandıran sanatçı, Şişli’de 1960 yılında Çatı Kulüp adlı bir mekan işletmeye başladı. Çatı, o dönem, dünya çapında mekânlar arasında yerini almıştı. Çatı Kulüp’te ilk kez, Ayten Alpman, Ajda Pekkan, Barış Manço, Cem Karaca, Füsun Önal, Emel Sayın gibi isimler sahne aldı ve mekan Türkiye’nin müzik tarihine damga vurdu.

İlham Gencer, bugün 98 yaşında ve hâlâ piyano çalıp şarkı söylüyor. “Dünyada, 98 yaşında piyano çalıp şarkı söyleyen benden başka sanatçı yok,” diyor.

Müzik eğitimi almadı hala nota bilmiyor

Türkiye’de caz ve pop müziğin tarihi sizinle başladı diyebiliriz, sanırım… Siz nasıl başladınız müziğe?

Doğru, ben ilkim. Benden öncesi yok, benden sonrası olmaz. Çünkü dünyada şu anda 98 yaşında piyano çalıp şarkı söyleyen benden başka kimse yok. Eskiden erkekler askere geç gitsin diye nüfusa kayıtları geç yapılırmış. Benim nüfus kâğıdımda 1925 yazsa da aslında 1923 doğumluyum. Ben yetim büyüdüm. Dedem büyüttü beni. Müzik eğitimi almadım. Hâlâ nota bilmiyorum. Allah vergisi bir kulağa sahibim. Çocukken evde annemin piyanosuna oturdum ve başladım çalmaya. O gün bugün çalıyorum.

İlk Türkçe sözlü pop müziği de siz söylediniz değil mi?

Evet. “Bak Bir Varmış Bir Yokmuş” şarkısı… 1961 yılında Fecri Ebcioğlu yazmıştı. İlk defa Batılı bir şarkıyı Türkçe sözlerle söyleniyordu. O şarkıyı Yeşilköy’de berbat bir stüdyoda yapmıştık. Uçak ya da tren geçtikçe sigorta atıyordu. Üç günde tamamlayabilmiştik. Bu şarkı çıkmadan önce Türkiye’de ben dâhil herkes yabancı şarkı söylerdi. 1949’dan 1962’ye kadar İstanbul Radyosu’nda yabancı söyledim.

Fecri Ebcioğlu aynı zamanda benim çocukluk arkadaşımdı. Bu şarkıyı yazmadan önce bir gün ona demiştim ki, “Bıktım oğlum bu yabancı şarkılardan, n’olur bir şarkıya Türkçe söz yaz da ilk kez söylemek bana kısmet olsun.” İlk defa radyoda söyledik bu şarkıyı. Fecri, Ankara’da havayollarında çalışıyordu. İstanbul’a gelirken uçakta, sigara paketinin arkasına sözleri yazıyor, İstanbul’a inince de doğrudan benim kulübe geliyor. Hiç unutmuyorum, piyanomun önüne koymuştu sigara paketini.

Şişli’de kurduğunuz Çatı Kulüp, hem Şişli’nin hem de Türkiye’nin müzik tarihinde önemli bir yere sahip. Çatı Kulüp’ü bu kadar özel kılan neydi?

Orada kimler yetişmedi ki… İlk talebem Ayten Alpman’dı. Sonra kendisi ile bir evliliğimiz de oldu. Sonra sırasıyla Ajda Pekkan, Emel Sayın, Cem Karaca, Barış Manço, Kalipso Kralı Metin Ersoy, Amerikalı Caz Şarkıcısı Eartha Kitt… Kendisine “Katibim” şarkısını öğretmiştim. Sonra meşhur oldu. O zamanlar kimse tanımıyordu onu. Dört arkadaşı ile Kervansaray’da bale yapıyorlardı.  Ajda, kız kardeşi Semiramis ile gelmişti.

O zaman pek çok sanatçı onları sahneye çıkarmamı isterdi

1961 yılıydı. Çatı Kulüp bütün bu isimler için bir konservatuardı ama eğitim veriyordum diyemem. Kendim bilmiyorum ki onlara eğitim vereyim… Kulağım çok hassas olduğu için ses tecrübesi yapıyordum. Onları sahneye çıkartıyordum. Kulübün altında Site Sineması vardı. O dönemin bütün ünlü yıldızları oraya gelirdi. Galalar yapılırdı. Orada filmlerden önce 45 dakika şov yapardım. Reklam şirketim de vardı. O zaman birçok sanatçı adayı, kendisini sahneye çıkarmam için sırada beklerdi. Çünkü TV yoktu. Çatı Kulüp’ü, 1960’tan 1967’ye kadar işlettim. Dünya çapında bir kulüptü.

Çatı’da çekim yapıp dünyada yayınladılar

1962 yılında Hollywood’dan Arthur Cohen, Paramount Stüdyo beni aradı. Dediler ki, “Müsaitseniz bir hafta sonra sizin kulüpte bir çekim yaparak bütün dünyada yayınlamak istiyoruz.” Geldiler ve yayını yaptılar. Hatta bir caz sanatçısı da getirmişlerdi. “Caravan” şarkısına eşlik etmiştim.

Dilek Karagöz

 

 

Paylaş

Son Yazılanlar

Emeklilik bahçesinin olasılıkları

Akıllarının nazlı ilgisine iliştirilecek bir kelebek başlık arayan gözlere, ciddi konuları emanet etmek cesaret ister. Kelebek başlıklar nereden aklıma esti bilmiyorum; çevredeki her şeyden ayrı

Ali Rıza Dayı

Daima şık, bakımlı ve güler yüzlüydü. İnsanlarla etkileşimde olmayı sever, sohbetten hoşlanırdı. Lafı uzatmayı sever, biraz çok konuşurdu. Saçları vaktinde briyantinliydi ama jöle çıktıktan sonra

Sporda fair play woke kültür saldırısı

Ben lisedeyken atletizm takımındaydım. Yüksek atlama, uzun atlama, üç adım uzun atlama, sprint kategorilerinde vasat bir performansım vardı. Hâlâ atletizmi çok severim, Diamond League, Dünya

Sokaklarımızın sahip olduğu gizli hazine

Türkiye’nin sokakları, sadece insan kalabalığıyla değil, benzersiz tatlarla da dolup taşıyor. Her köşe başında, her kaldırımda bir lezzet durağına rastlamak mümkün. İstanbul’da simit kokusu eşliğinde

Sanatın problemi sermaye ile olan ilişkisi

Çağdaş sanatçılarımızdan hiç kuşkusuz en yaratıcı ve önemli isimlerden biri Ali Alışır. Sadece biz değil, dünya da Alışır ve eserlerini keşfediyor. Ali Alışır’ın “In Motion”

Rodos’tan Karpathos Adası’na

Uzun zamandır Rodos Adası’na ufak bir tatil yapmak için fırsat bekliyordum. Rodos’un Lindos köyünde, Akropolis’in tam altında butik oteli bulunan 20 senelik arkadaşım Melenos beni

Eylül ayında dengeler bozulabilir

Borsa İstanbul geçen haftayı yüzde 1.71 artı ile 9833 puandan kapattı. Gram altın yatay bir hafta geçirdi ve 2741 TL ile kapanış yaptı. Ons altında

Proje insanı Remzi Dayı

“Şimdi düşün, yumurtanın tanesi kaç lira? 2 lira değil mi? Kuluçka makinesini kendimiz yapsak; ayda 250 yumurta çıkarsak, 5 ay diyelim, 1250 civciv eder. Hadi

Gastronomi dünyamızın sessiz çığlığı

Son yıllarda Türkiye’de gastronomi dünyası adeta bir festival cennetine dönüştü. Her köşede bir etkinlik, her köşede bir lezzet şöleni var. Ancak bu festivaller, gastronomi dünyamızda