Fotoğraf sanatçısı, küratör, masal çözümleyicisi Coşar Kulaksız’ın 14 Eylül’de açılan “Tekinsiz Deniz” isimli sergisi, Faar Art Galeri’de 15 Ekim gününe kadar açık kalacak. Ege Denizi’nin kuzeyinde bir botun içinden çekilen 14 fotoğraftan oluşan sergi üzerine sanatçı ile röportaj yaptık.
Ege Denizi için Tekinsiz Deniz adını verdiğiniz serginizi oluşturan fotoğrafları çekmeye nasıl karar verdiniz ve bunu bir sergi projesi haline nasıl getirdiniz?
Gate27 sanatçı konuk programı kapsamında Ayvalık’ta fotoğraf çalışmalarında bulundum. Ayvalık’ın sadece içini, coğrafyasını, turistik ve mimari yapısını değil, tarihini de öğrendim. Çok ilginç insanlarla tanıştım. O kişiler bana geçmişlerini ve yaşantılarını anlatınca birden aklımda mübadele canlandı.
Bir insan umuda nasıl tutunur
Sonrasında bu Kuzey Ege’deki deniz ve onun coğrafyasında tarihsel geçmişinde siyasal, ekonomik ve kültürel etkinliğe sahip bu yörenin günümüz popülist ve tüketici toplumuna çekici gelen mimari dokusu ve doğal güzelliklerinin saklayamadığı gerçekleri serimlemenin yolunu aradım. Bir botun içindeki görüş açısını yakalamaya çalıştım. Bir insan umuda, yaşama bu bakış açısı ile nasıl tutunabilir diye düşünürken bu fotoğrafik anlatım biçimini yaratmış oldum. Projenin sanat danışmanı Sayın Beral Madra’nın da konuya yön vermekte büyük katkıları oldu kendisine müteşekkirim.
Siz hiç mülteci oldunuz mu?
Ege denildiğinde hepimizin aklına gelen huzur ve dinginlik hali size zorlama geliyor mu?
Siz hiç mülteci oldunuz mu? Ben en azından 4-5 gün bir mülteci gibi bir botun içinde yaşadım bu fotoğrafları çekmek için. Hatta daha ileri giderek kendimi bir mübadelede hissettim. Biri beni bir yere götürüyor bir bot içinde ve ben ne oraya aitim ne de geldiğim yere ait olabilmişim.
Bu kadar sancılı ve zorlamalı bir geçmişi olan bir deniz sizce dingin olabilir mi? Dinginlik nedir? Sakin olmak mı? Bence hayır. Bir avuç antidepresan içerseniz sakin gözükebilirsiniz. Ama dingin asla olamazsınız. Dinginlik iç barıştır, huzurdur, geçmişle barışmak, gelecekle kucaklaşmak ve anın kıymetini buna göre yaşamadık. Bence bu Kuzey Ege coğrafyası bir avuç antidepresan içmiş bir şahıs gibi sakin gözükse de huzur ve dinginlikten hala uzak.
Sıkışmışlık duygusu aslında üzerinde yaşadığımızın coğrafyanın tümünü kaplayan bir durum diyebilir miyiz?
Tam da söylemek istediğim bu. Ben kimim sorusu var ya, ah bu soru! İnsanlığın ihtiyaç duyduğu şey ne para, ne servet, ne lüks yatlar, gemiler, evler. İnsanlığın her zamankinden daha çok huzura ihtiyacı var. Kendisi ile geçmişi ile barışmaya ve kucaklaşmaya ihtiyacı var. Bunu yapamadığımız için hala küçük çocuklar kıyılara vuruyor. Bu projede ben kendi bakış açımla insanların örtbas etmeye çalıştığı insanlık dramlarını anımsatmaya ve buna göre yaşamın ve zamanın ve en önemlisi birbirlerini kıymetini bilmeye çağırmaya çalışıyorum.
Ege dediğimizde sizin gördüğünüz Ege’den bize biraz bahseder misiniz?
Bir fotoğrafçı olarak estetik açıdan Ege bir şaheser benim için. Her bölgesi hem yeri ayrı güzel. Ayrıca inanılmaz bir tarih barındırıyor. Büyük bir malzeme var proje üretmek için. Ancak benim gördüğüm Ege sadece yüzeyindeki değil yüzeyin altındaki ve hatta üstündeki ruh. Bir yeri bir yer yapan şey yaşanmışlık. Ben Ege’nin tarihini ve insanlarını tanıdıkça sanırım birçok kişiden farklı şey görmeye başladım. Bunu da fotoğraf olarak anlattım ve anlatmaya devam edeceğim.
Füsun Saka