Bodrum’un yeşil mirası yok oluyor

Bodrum’un kokusu vardır. İlk nefeste denizi, ikinci nefeste güneşi, üçüncü nefeste ise mandalini duyarsınız. O turunçgilin mis gibi rayihası yalnızca bir meyvenin kokusu değildir; aynı zamanda bir coğrafyanın, kültürün ve yaşam tarzının izini taşır.

Ne var ki, bu koku artık eskisi kadar sık alınamıyor. Yıllar içinde azalan üretim, değişen tarımsal dengeler ve kentleşmenin yarattığı baskı, Bodrum Mandalini’ni sessizce yok oluşa sürüklüyor.

İstanbul’da düzenlenen Bodrum Mandalini Zirvesi, işte tam da bu kayboluşa bir dur deme çabası olarak ortaya çıktı.

Pernod Ricard Türkiye’nin başlattığı “Bodrum Yeşili” sosyal sorumluluk projesi kapsamında gerçekleşen zirve, gastronomi dünyasından sanatçılara, üreticilerden turizm temsilcilerine kadar geniş bir katılım sağladı.

Masaya yatırılan konu ise son derece açıktı: Bodrum Mandalini’nin yeniden hak ettiği değeri kazanması ve geleceğe taşınması. Bodrum Mandalini yalnızca bir turunçgil değil; aynı zamanda bir kimlik unsuru. O, yıllardır bu topraklarda üretilen, kendine has aroması ve karakteriyle diğer mandalinalardan ayrılan, coğrafi işaretli bir ürün.

Fakat 1980’lerde 600 bin civarında olan mandalina ağaçlarının bugün 50 binin altına düşmesi, sadece tarımsal bir kayıp değil, aynı zamanda kültürel bir yoksullaşma anlamına da geliyor. Bir ürünün sadece sofralarda değil, hafızalarda da yaşaması gerekiyor.

Mandalin ağaçları eksildikçe, bu meyveyle büyümüş nesillerin anıları da siliniyor. Kışın evlere dolan turunç kokusu, bahçelerde oynayan çocukların ellerine bulaşan mandalina suyu, dedelerin torunlarına anlattığı eski Bodrum hikâyeleri…

Tüm bunlar, yok olan yalnızca bir ürün değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi olduğunu gösteriyor.

Bodrum Mandalini’nin geleceğini şekillendiren en önemli başlıklardan biri de ekonomik sürdürülebilirlik.

Zirvede konuşan TÜRYİD Başkanı Kaya Demirer, yıllık üretim kapasitesinin 3 bin ton olduğunu ve bunun yaklaşık dörtte birinin yeşil mandalina olarak değerlendirilebileceğini belirtti.

Ancak bu kapasitenin artırılması, yalnızca üreticinin elinde olan bir süreç değil; yerel yönetimler, işletmeler ve tüketicilerin de sürece katılımını gerektiriyor.

Turizm açısından da Bodrum Mandalini, büyük bir potansiyel taşıyor.

Yerel gastronomi hareketlerinin dünya çapında yükselişte olduğu bir dönemde, bu eşsiz turunçgilin destinasyon gastronomisi kapsamında değerlendirilmesi, bölgenin ekonomik döngüsüne ciddi katkılar sağlayabilir.

Özellikle otellerin ve restoranların menülerine Bodrum Mandalini’ni dahil etmeleri, sadece tarımsal üretimi teşvik etmekle kalmaz, aynı zamanda Bodrum’un gastronomik kimliğini de güçlendirir.

Zirvenin en dikkat çekici bölümlerinden biri, sanatçı Devrim Erbil’in, bu mirasa sanatıyla katkıda bulunmasıydı.

Erbil ve Renk Erbil’in birlikte hazırladığı “Bodrum’un Turuncu Düşleri” adlı eser, Bodrum Yat Limanı’nın mandalinaya adanmış bir yorumu olarak, turunçgilin yalnızca bir meyve değil, bir ilham kaynağı olduğunu da ortaya koydu.

Sanatın, bir ürünün hafızalarda kalıcılığını sağlamak için ne kadar güçlü bir araç olduğu bir kez daha anlaşıldı.

Pernod Ricard Afrika ve Orta Doğu CEO’su Selçuk Tümay’ın zirvede yaptığı konuşma, bir çağrı niteliğindeydi: “Bodrum Mandalini’nin tekrar eski günlerine ulaşması için hepimize görev düşüyor.

Gelin hep beraber Bodrum’un Yeşiline yer açalım!”

Bu çağrı, yalnızca üreticilere değil, aynı zamanda tüketicilere ve işletmelere de yönelik.

Çünkü bir ürün ancak talep gördüğünde varlığını sürdürebilir.

Bu noktada, Bodrum Mandalini için önerilebilecek yol haritası net: Yerel üreticilerin desteklenmesi, sürdürülebilir tarım uygulamalarının teşvik edilmesi, gastronomi sektörünün bu ürünü benimsemesi ve tüketicinin bilinçlendirilmesi.

Ancak en önemlisi, Bodrum Mandalini’nin sadece bir turunçgil değil, bir kültürel miras olduğunun unutulmaması.

Bu miras, kaybolursa bir daha geri gelmeyecek. Ama bugün atılan adımlarla, Bodrum’un kokusu tekrar eski günlerdeki gibi güçlü olabilir.

UNUTMAMAMIZ GEREKEN GERÇEK

Bilgi, saygınlık ve değer, ancak insani erdemlerle harmanlandığında kalıcı olur.

Reha Tartıcı

Paylaş

Son Yazılanlar

Değişen İklimle Değişen Tatlar

Geçtiğimiz günlerde ülkemizde hava sıcaklıkları mevsim normallerinin üzerinde seyrederek son 110 yılın sıcaklık rekorunu kırdı. Bu olağan dışı hava koşulları, ülkemiz tarımı, hayvancılığı ve gastronomisinin

Sessizliğin görünmez dikişleri…

Çok katlı binaların bitmeyen tekrarlarının tenezzülü dahilinde gösterilen yollar ve boş bırakılan alanlarda yaşıyormuş gibi yapan insanlar, benzerlerinin benzersizliğini görmenin bıkkınlığı ile bir dirhem değişme

Otellerde Ramazan Sofraları

Ramazan ayının, İstanbul’un tarihî ve kültürel dokusu içinde bambaşka bir anlamı var. Şehrin dört bir yanında kurulan sofralar, aileleri, dostları bir araya getiriyor. Son yıllarda

İklim modelleri olanları açıklayamıyor

Bugün artık kafe ve bar muhabbetlerinde bile hemen herkesin ahkâm kestiği meselelerden biri haline geldi ‘iklim krizi’, eski adıyla ‘küresel ısınma’… Her kafadan bir ses

Geleneklerin ve sadeliğin mutfaktaki gücü

Mutfak, her toplumun kültürel hafızasını taşıyan bir alan. Gelenekler, alışkanlıklar, damak tatları burada şekilleniyor ve nesilden nesile aktarılıyor. Ancak, mutfaktaki muhafazakârlık, çoğu zaman durağan bir

Borsa İstanbul Psikolojik Eşiği Geçti

Borsa İstanbul yüzde 8.78 yükselişle ile 10507 puandan kapandı. Borsa 10200 teknik ve psikolojik eşik haline gelen seviyelerinin üzerine tırmandı. Ons altın ise 2900 seviyesi

Kışı geride bırakırken Portekiz yolculuğu

Bugünkü günlüğümün konusu, kış mevsimini geride bırakırken yaptığım bir Portekiz yolculuğu… İstanbul’da bir kış mevsimi daha yavaş yavaş geride kalıyor. Bazen güneşli, bazen bulutlu, bazen