3. Nesil Adana Ocakbaşı Küçükyalı, Nida Park’ın içindeki yeni yaşam merkezi Palladium Cadde’nin kalbinde yer alıyor. Haziran ayında kapılarını açan bu mekân, şehrin klasikleşmiş lezzetlerini şık ve sade bir ortamda sunmaya başlamış.
Kurtuluş’taki ilk şubenin üçüncü nesil temsilcileri tarafından oluşturulan 3. Nesil Adana Ocakbaşı markasına sahip bu yeni mekân, tasarımıyla geleneksel ocakbaşı deneyimine modern bir dokunuş getirmiş.
Kurtuluş’taki salaş ve samimi atmosferin aksine, Küçükyalı şubesi yüksek tavanlı, ferah ve konforlu yapısıyla öne çıkıyor.

Ocakbaşı kültürü, Türk mutfağının köklü bir geleneğini yansıtan bir buluşma noktasıdır. Ateşin başında etin pişme sesi, közün hafif dumanı ve masadaki sohbetlerin sıcaklığı bu mirası canlı tutar.
İstanbul’da bu geleneği yaşatan mekânlar azalsa da, 3. Nesil Adana Ocakbaşı bu ruhu yenilikçi bir yaklaşımla sürdürüyor. Salonda yer alan ocakbaşı, şeflerin elleriyle hazırladığı lezzetleri sergileyerek misafirlerine samimi bir deneyim sunuyor.
Yusuf Özcan Gürdal ve oğlu Eren Gürdal tarafından açılan mekân, rahat oturma düzeni, sıcak dekorasyonu ve ocakbaşında oturmanın verdiği keyifle huzurlu bir ortam yaratıyor.

Akşam saatlerinde çalan ve misafirleri yormayan Türkçe müzikler, burada geçirilen zamanı daha da keyifli hale getiriyor. Kurucularının misafirlerini bizzat karşıladığı bu mekân, kısa sürede kendine sadık bir müdavim kitlesi yakalamış. Menü oldukça selektif; az ve öz meze çeşitliliğiyle karmaşaya yol açmak yerine, en fazla tercih edilenlere odaklanılmış.

Antep peyniri, muhammara, cacık, tablacı salatası ve gavurdağı salatası ile başlayan bu lezzet yolculuğu, incecik dış kaplaması ve dengeli iç harcıyla damağımda iz bırakan içli köfteyle devam etti.

Adana kebap, çöp şiş ve ciğer kebap menünün olmazsa olmazları arasında yer alırken, mekâna özel kuzu tandır ve yağlı kara gibi seçenekler de damaklarda iz bırakıyor. Altında pidesi yanındaysa közlenmiş biber ve domates ile servis edilen Adana Kebap tam olması gerektiği gibi.
Yağ oranı ve bulgurlanmasıyla ideale çok yakın. Çatal ile kesilip ağza alındığında çiğnemeye gerek kalmıyor adeta bir ustalık eseri.

Yağlı kara ve kuzu tandır da kesinlikle sofranın yıldızları arasında yer alıyor. Etlerin pişirilme dengesi mükemmel, pamuk gibi yumuşacık dokuları her lokmada kendini hissettiriyor.

Vedat Alparslan’ın kebapları, bu işe kendi adamış bir şefin ustalığını yansıtıyor. Vedat Şefin mangaldaki özeni servise de yansıyor.

Servis ekibi oldukça başarılı ve güleryüzlü bu da mekânın enerjisini yükseltiyor. Üçüncü nesil yaklaşımının klasik ocakbaşı ruhunu korurken modern bir kitleye hitap ettiğini söyleyebilirim. Ne lüks, ne salaş, ne de sıradan; kısacası tam olması gerektiği gibi.

Ocakbaşı kültürünü modern çizgilerle yeniden yorumlayan bu mekân, kaliteli hizmeti ve leziz menüsüyle gerçek bir ocakbaşı deneyimi yaşamak isteyenler için ideal bir adres olduğunun gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.
UNUTMAMAMIZ GEREKEN GERÇEK
Yeni lezzetler üretirken, atalarımızdan devraldığımız yemek kültürünün köklerine sahip çıkmalı ve saygı duymalıyız.






