Mermerdeki pudra şekeri

Tepsinin ortasındaki iki pembe lokum

Gün doğarken uyandı. Pencerenin ağır kadife perdeleri geceden açık kalmıştı. Uykulu bir şekilde camın önüne gitti. Deniz hâlâ koyu lacivertti. Birkaç martı uçuyor ve kanatlarıyla lacivert suların üzerini beyaza boyuyordu. Odaya döndü, sehpanın üzerindeki mermer tepsi ilişti gözüne. Maviydi rengi. Ortası koyu mavi, tıpkı derin bir göl gibi… Dokusu büyük halkalar çizerek tepsinin kenarlarına doğru keskinleşirken rengi maviden beyaza dönüyordu. Tepsinin tam ortasında iki pembe lokum vardı. Lokumların üzerinden akan pudra şekeri, mermer zemine kar yağmış hissi uyandırıyordu. Pencereleri açtı, mermeri pencerenin pervazına koydu. Şimdi lokumların arkasından denizi izliyordu. Sabah serinliği önce yüzüne, sonra saçlarına çarpmış ve devamında da odanın içine sızmıştı. İstanbul’a, kendine ve aşklarına dair tüm hikaye sanki bu tepsinin üzerindeki tabloda saklıydı…

Sabahın bu saatinde denizden gelen rüzgar çok kuvvetliydi

Ve mermer tepsi pervazın kenarında sallanarak rüzgarın etkisine direnmeye çalışıyordu. Pudra şekerlerinin çoğu uçmuş olmalıydı. Görmüyordu çünkü yüzünü odaya dönmüştü. Odayı incelerken tepsinin zamanla yarışını da hissediyordu. Biraz sonra düşecek, büyük bir gürültüyle parçalanacaktı. O mermer parçalarını bir araya getirmenin imkanı yoktu. Kalp kırıklarını toplayamadığımız gibi…

Biraz sonra, tarihi yarımadayı tamamen izleyebildiği camın önündeki koltuğa oturdu. Tepsi hâlâ pervazın kenarında sallanıyordu. Uykusunun geldiğini fark etti ve kendisini boğan yatak odasına, yatağa doğru ilerledi. Tek kişinin uyuması için ne kadar büyük bir yataktı. Ve yorganı kaldırıp yatağın içine süzüldü. Kenarında yatıyordu yatağın. Çok uzun zamandır asla tam ortada yatamadığını fark etti. Çok geçmeden uykuya daldı…

mermer zeminde kaybolan mavi

Ne kadar uyumuştu bilmiyordu ama tepsi büyük bir gürültüyle binanın önündeki mermer zemine çakıldı. Kalbi yerinden fırlayacakmış gibi çarpıyordu. Yataktan atlayarak pencereden aşağı baktı. Her yer mavi mermer parçalarıyla doluydu ama iki pembe lokumu göremiyordu…

O anda kararını verdi. Şimdi giyinip hemen çıkacaktı evden. Gidip konuşacaktı. Bunu mutlaka yapacaktı. Bu anlamsız suskunluğu birinin bozması gerekiyordu. Siyah kazağını ve pantalonunu giydi aceleyle. Soğuktu hava, biliyordu ama paltosunu almadan çıktı. Aralarındaki uzaklık bir köprü mesafesindeydi. Bir taksi çevirdi ve gideceği yeri söyledi… Merak ediyordu, nasıl karşılayacaktı onu, gülümseyecek miydi, “Gel içeri, uzun zamandır bekliyordum” diyecek miydi?

Önemi de yoktu aslında. Yoldaydı artık…

Füsun SAKA

Paylaş

Son Yazılanlar

“Cumhuriyet değerleri zamansızdır”

Türkiye’nin uluslararası bilinirliğe sahip sanatçılarından biri Gürbüz Doğan Ekşioğlu… Çizgileri ile konuşan ustalardan… Çizgileri “The New Yorker”ın kapaklarını süsleyen Ekşioğlu,

Bedeli pahalı bir dünya kupası

20 Ağustos 2023, Sidney’de Stadium Australia’da önemli bir organizasyonun, Kadınlar Dünya Kupası’nın finalinin son düdüğü ile birlikte İspanyol futbolcular büyük

Putin de olurmuşum ben!!!!

Sizin kırmızı çizginiz nedir ? Hani o çizgiyi geçince savaş ilan edebileceğiniz yer. İşte geçen gün bizim evin “minik” Puta’sına

Eskiden biz arabulucuyduk

Kiracı-ev sahibi arasındaki uyuşmazlıklar dağları aşınca arabuluculuk sistemi zorunlu hale getirilerek uygulanmaya kondu. Düşünün 2020 yılında 27 bin, 2021 yılında

Dayatılan koşullara direnmek

Ne yaman ikilem; bir yanda, şemsiyesi altında yaşayanlara bağışladığı özgürlüğün tek savunucusu rolünü oynarken, diğer yanda soluksuz çalıştırdığı insanları kendisine

Azim, kararlılık ve mücadele

Değerli Bi’nevi Gazete okurları, Özel sebeplerden ötürü uzun bir süredir sizlerle değildim. Bu yüzden öncelikle siz değerli okurlardan, sonra da

Küçük “Puta”lar işini bilir

Siz onları bilmezsiniz. Acındırarak, yardıma muhtaç bir şekilde girerler hayatınıza. Bi mağdur, bi zavallı, bi güçsüz. Tatlı tatlı masum masum