Hüzünlü şeyleri unutmak isterim

Bazen unutmak istersin

Kürşat Başar, “Bazen Unutmak İstersin” isimli kitabında, yıllardır yazdığı yazıları, denemeleri bir araya toplamış. Daha çok ilişkiler, evlilik, ayrılıklar, kadın erkek arasındaki farklılıklar üzerine kısa öykülerin bulunduğu kitabın oluşum sürecini Başar ile konuştuk.

Okurken şunu hissettim: Aşık olanlar hep mutsuz bir sona doğru koşar adım gider gibi. Neden bu mutsuzluk, mutlu aşk yok mudur gerçekten?

Kim bilir belki de hayatın ta  kendisi gibi… Her şey bir yerde bitiyor ve bu pek de mutlu son olmuyor. Mutlu aşk var elbette ama sürekli aşk yok. Belki bu yüzden onun sürekli olmasını istediğimiz için mutsuz oluyoruz. Saklanabilecek, dondurulabilecek bir duygu değil. 

Şimdi her şey aşk oldu

“Aşk” bu kadar kendi içeriğinden uzakta bilmediği bir yerde dururken şimdi biz onu nasıl tarif edip yaşıyoruz?

Şimdi her şey aşk oldu. Reklamlarda bile yumurtayla sucuğun aşkından söz ediliyor. Dizilere bakın hepsinin isminde bir aşk sözcüğü geçiyor. Neden bu kadar aşık olmaya yer arıyoruz bilmiyorum. İnsan ille de aşık olmak zorunda değil. Sevgiye dayalı, huzurlu, güzel ilişkiler yerine herkes filmlerde izlediği gibi aşık olmak istiyor. Ama bu yüksek duygu böyle her karşılaştığınızla yaşanacak ya da hadi gidip aşık olayım diyerek bulacağınız birşey değil. Kaza gibi birşey. Başınıza gelir veya gelmez. 

Doğanın istediği aşık olmamız değil

Hani şu bilim insanları hep açıklıyor ya; aşkın ömrü 3 ya da 5 yıl diye. Okuduklarımda gördüm ki aşkın buluşma hali aşk olmuyor aslında, sizce durum ne?

Psikiyatrların söylemek istediği sanıyorum şu. Aşk bir içgüdünün estetize edilmiş hali. Aslında doğanın bizden istediği aşık olmamız değil, türü sürdürmemiz. Eğer bütün duyguların en yukarıda olduğu bir durumda yıllar boyu yaşasak başka hiçbir şey yapamazdık. Bu yüzden buna bir ömür biçiliyor. Belki o duygu hüsranla bitiyor belki başka bir şeye dönüşüyor. 

Bazen Unutmak İstersin kitabınızın adı. Unutmak çok zor bir gerçeklik hali. Hatta bana göre imkansız. Sırtımızda büyük ve kimsenin açmasına müsaade etmeyeceğimiz kilitli valizlerle dolaşıyoruz, yaşıyoruz ve acı çekiyoruz. Unutmak için formül var mıdır, belki de sizin öneriniz?

Benim garip bir belleğim var. Kötü şeyleri kendiliğinden bir süre sonra siliyor. Belki bunu ben yıllar içinde geliştirdim bilmiyorum. Geçmişi sırtında taşımak obezlik gibi birşey. Size sürekli bir ağırlık veriyor, sizi hasta ediyor. O yükten kurtulmak lazım. Ancak o zaman başka şeyler yapabilir insan ve kim bilir belki en çok üzüldüğü, unutamadığı şeyden çok daha iyi bir hayatla karşılaşabilir. 

Unutamayanlar aslında eşittir tutunamayanlar mı?

Bilemiyorum. Bu biraz ağır olur. Ama bir başkasına hissettiğiniz duygunun bütün hayatınızı kötü bir biçimde etkilemesine izin vermemek gerekir bence. 

Metinlerinizin alt yazısında hissedilen büyük bir acının tasviri var, siz neleri unutmak istediniz?

Hüzünlü şeyleri unutmak isterim. “Başucumda Müzik”in baş kişisi bir yerde şöyle diyordu, “Hatırlamak güzeldir derler, değildir…” Geçmiş beni kimi zaman mutlu edip güldürse de çoğu zaman hüzün verir. Çünkü en güzel anlar da olsa artık yeniden yaşanamayacak. 

Sadece bir yazar olarak sormuyorum tabii ki, felsefe okumuş biri olarak şunu sormak istiyorum size, insan kendine kötü geleceğini bilse de neden o ilişkinin içine sürükleniyor ve çıkmaza giriyor?

Aşkın bu kadar çok konuşulmasının ve hiçir zaman tam olarak çözülememesinin nedeni (her ne kadar bilimsel tanımlar, bizim gibi akıl verenler çıksa da : ) ) akıldan çok duygularla ilgili olması ve her zaman her insan için her farklı dönemde ayrı bir duygu yaratıyor olması. Insan böyle bir durumda akılcı kararlar veremiyor. Zaten planlar yaparak, ben şuna aşık olmalıyım, bu bana uygun insan gibi düşüncelerle hareket etseniz o aşk değil mantıklı bir ilişki biçimi oluyor. 

Aslında bütün suçlu ego mu? 

Hayır, bütün suçlu doğanın bize verdiği bu tanımlanamaz duygu. Bazen başka yerlerde, örneğin sahnede çalarken, ya da bir kitap yazarken ya da okulda başarı elde ederken de insan büyük heyecanlar yaşayabilir ama gerçek bir aşkta karşınızdaki kim olursa olsun bazen egonuza yenik düşerken bazen egonuzu tamamen yok edebilirsiniz. İnsanı kendisini tanıyamaz hale getirebilen bir duygu. Çoğumuz aslında asla yapmayacağımız şeyleri yapmaz mıyız aşık olunca. Çoğumuz yıllar sonra ben bunları nasıl yaptım ya da ben bu insana nasıl bu kadar değer  verdim diye sormaz mı?

Füsun SAKA

Paylaş

Son Yazılanlar

Dijital içeriklerin gastronomiye etkisi

Gastronomi, bir yandan kadim geleneklere ve yerel tatlara dayanırken diğer yandan sürekli yeniliklerle şekillenen dinamik bir alan. Bu hızlı değişimin önemli bir ayağını, hiç şüphesiz

Gastronomide geleceği şekillendirmek

Turizm, gastronomi ve ağırlama sektörleri, hem ekonomik hem de toplumsal açıdan dünyada çok önemli bir yer tutuyor. Bu alanlar, hem yerel kültürlerin korunmasını hem de

Bu resimlerde herkesin duygusu saklı

Bilinçdışı renklerle konuşuyor. “Bazı organik meseleler” Ressam, oyuncu ve iç mimar Melis Babadağ, “bazı organik meseleler” isimli ilk kişisel resim sergisini The Art Capsule Gallery’de

Edebiyat ve popüler kültür

Popüler kültüre hapsolmuş en popüler davranışlardan biri nedir diye sorsanız, hiç düşünmeden popüler kültüre küfretmektir, derim. Sondaki lafı başta söyledim ama mevzunun özeti bu sevgili

Tarihin en eski rehberi olan genetik

Son dönemde ne kadar çok duyar olduk değil mi ? DNA artık kulağımıza eskisi kadar uzak gelmese gerek. Sahi uzak mıydı ki, bizler genetik parçacıklar

Emlak işletmeleri sosyal medyadan mahrum

2025 yılı emlak sektörü için yeni kararlarla başladı. ⁠1 Ocak 2025 tarihi itibarıyla, sadece kiralık taşınmaz ilanları için, “Yetki doğrulaması yapılmadan ilan verilemeyecek” şekilde karar

Gıdada gelecek için yol haritası

Aralık ayında yayımlanan ve Sodexo ile Harris Interactive iş birliğiyle gerçekleştirilen İkinci Uluslararası Sürdürülebilir Gıda Barometresi, 7 binden fazla kişinin katılımıyla sürdürülebilir gıda sistemine geçişin