“Mutlaka gerçekleştirilecek… İnsanın “ins”i, maymunun “aymun”u.
Yani insaymun… İnsandan ve maymundan farklı şekilde, gelecekte ortaya çıkması muhtemel melez türe verilecek olan isim bu.” Böyle söylüyor yazar Halit Kakınç, son kitabı İnsaymun’un tanıtım yazısında. Bu, her ne kadar bir ütopya gibi görünse de bilim insanları yıllarca bu ütopik beklentiyi gerçekleştirmek için çalıştı durdu. Kakınç ile İnsaymun’u konuştuk.
İnsaymun gerçek oldu mu?
Dişi maymun ile erkek insan… Ya da erkek maymun ile dişi insanın tohum ve yumurtalarının yapay yoldan birleştirilmesi ile yeni bir tür, farklı bir canlı cinsi elde edilebilir mi? Bu soru sizin aslında ve siz kitap için araştırmalar yaparken bu konuda hangi sonuçlara ulaştınız?..
“Elbette edilebilir… İnsan, bir kuyruksuz maymun türüdür. Uzun kollarımız ve geniş bir göğsümüz var. Kuyruklarımız yok; ancak kuyruklarımızın evrimsel süreçte köreldiğini gösteren kuyruk sokumu gibi anatomik kanıtlara sahibiz.
Tüm kuyruksuz maymunlar gibi, hayatta kalabilmek için öğrenilmiş davranış kalıplarına diğer memelilere ve maymunlara göre daha fazla muhtacız. Diğer kuyruksuz maymunlar gibi vücutlarımıza oranla iri beyinlerimiz var. Kuyruklu maymunların aksine, apandistimiz var. Azı dişlerimizde, tüm Kuyruksuz Maymunlar’daki gibi 5 öğütücü çıkıntı var. Kuyruklu maymunların azıdişlerinde ise 4 çıkıntı bulunur.Omuz anatomimiz de Kuyruksuz Maymunlar’ın ağaçlarda rahat hareket edebilmesini sağlayan tarzına uyuyor. Dolayısıyla insanlarla şempanzelerin ortak atası olan ve 6 milyon yıl önce yaşamış Orrorin ya da Sahelantropus cinsleri de maymundur.
İnsan şempanzelerden değil, atasal maymunlardan evrimleşmiştir
Biz, çağdaşımız hiçbir türden gelmiyoruz. Onlarla sadece ortak atalara sahibiz. Zaten hiçbir tür, kendisiyle aynı çağda yaşayan bir diğer türden gelmez, eğer ki ata ile torun tür bir arada yaşamıyorsa…Bizler, Evrim Ağacı üzerindeki dallardan sadece birisiyiz. Ve bize en yakın olan diğer dallarda şempanzeler, goriller ve orangutanlar gibi canlılar var. Özetleyelim: İnsan, yeni gelişen ve benimsenen bilimsel terminolojiye göre bir primattır, bir maymun türüdür ve daha spesifik olarak bir İnsansı Maymun’dur.”
Stalin’in canlı bir savaş makinası yapacaksınız emri sizce ne kadar gerçekleşmiş olabilir?
“Bir direktif veriyor bilim insanlarına Stalin: “Yenilmez bir insan türü istiyorum… Acıdan etkilenmeyen… Yüksek dirençli… Ve her ne olursa olsun, sorun etmeden yiyebilen…”
Takvimler 1926 yılını gösterirken Bilim Akademisi Polit Büro’dan emri alıyor: “Canlı bir savaş makinesi yapacaksınız.” Devir öyle bir devir ki, sosyal mühendislik ile endüstrileşmenin elele dünyayı tamamen değiştirebileceğine inanılıyor Sovyetler Birliği’nde. Ve bu işin üstesinden insan ile maymun melezi ‘’insaymun gibi adlar öngörülen melez bir cinsinin gelebileceğine inanılıyor. Stalin, derhal Dr. İvanov’u görevlendiriyor bu iş için. O dönem için olağanüstü bir meblağ olan 200 bir Dolar karşılığı da bir tahsisat çıkartıyor. İvanov, dişi maymunların insan spermi ile hamile bırakılmasını planlıyor öncelikle. Pasteur Enstitüsü’nün de desteği ile Gine’de Conakry’yi seçiyor araştırma merkezi olarak.
Üç şempanze ile başlatıyor deneyini
Başlatıyor ama, sonuç alamıyor bu aşamada. Rusya’ya dönüyor. Bu sefer Rus kadınlar üzerinde erkek maymun spermi planlıyor. ‘G’ kod adlı bir kadına orangutan verme kararı alıyor. Ne var ki tam bu sırada Tarzan adlı orangutan ölüyor. Deney erteleniyor. Stalin’in tasfiye tokatlarından biri de İvanov’a isabet ediyor. Görevden alınıyor. Şempanze bulamadan, Stalin’in hışmına uğruyor. 1931 yılında Kazakistan’a sürülüyor. Bir yıl sonra 1932 Martı’nda, Mosova’ya gitmek için tren beklerken kriz geçiriyor ve can veriyor. Eğer bir maymun-adam ya da insan-maymun melezi doğurgan da olabilirlerse, iki ana türün ilişkilerinin şu anda tahmin edilenden daha da yakın olduğu kanıtlanacaktı. Sonunda, araştırma başarısız oldu ve en azından kamuoyunun önünde bir daha denenmedi.”
İnsan ve şempanzenin ya da bir robot üzerinde bir denemenin… Diyelim ki böyle bir varlık oluşturuldu… Dünyaya katkısı ne olabilir?
“Bilim, bilimdir. Dünyaya katkı diye bir meselesi yoktur. İnsan-hayvan embriyoları üzerinde araştırmalar etik değildir yaklaşımı da, bilimsel açıdan tartışmalıdır. Bilimsel araştırmalar bilgi içinde ilerleyen toplumun parçalarıdır. Araştırmalar, hayvanlara bazı zararlar içeriyorsa, bilim adamları bu tür deneylere neden ihtiyaç duyulduğunu rasyonel bir şekilde göstermekle yükümlüdürler. Herkes insan-hayvan embriyoları oluşturma konusunda hemfikir değildir. Etik olmayan araştırmalara müsamaha göstermemeliyiz, ama tüm bilimsel yolları da açık tutmalıyız. Tür bariyerini aşmak, her zaman insanlığı büyüleyen bir prosedür olagelmiştir. Türlerin bariyeri, artık mitoloji alanından taşmıştır. Tam bir emekçi sınıfı… İnsan değil, hayvan da değil… İki arada bir derede, vu abalıya. Sömür de sömür!.. Önce böyle bir tür var ise çıkarılsın ortaya… Tartışa tartışa en doğruda karar kılarız.”
İnsaymun için bilimin harcadığı emek ve para çok büyük olmalı ama, yine araştırmalarınıza göre gerçeğe en yakın oluşmuş tipler hangileri oldu?
“Stalin’in emri ile SSCB’de üretildiği iddia edilen melez şempanzenin olduğu iddia edilen tek bir fotoğraf var elde… Ne kadar gerçek, bilemeyiz.”
İnsanlar ve şempanzeler
Robotların olduğu bir dünyada insaymunun gereği olabilir mi?
“Tabii ki olur bana göre… İnsaymun, makine değil – canlı bir yaratıktır. Birine düğmeye basarsınız, durur. Öbürü durmaz. Eğitmek gerekir. Türler arasında çapraz üreme atlar ve eşekler için mevcut. Sevgili katırları biliyoruz. Kullanıyoruz da nicedir. Ya kaplanlar ve aslanlar (Lige) ile sığırlar ve antiloplar (Beefelo)… En önemlisi, şempanzelerin bütün DNA dizilerinin yüzde 95’ten fazlasının bizimkiyle aynı olmasıdır. Yeterince yakın değil mi akrabalarımızın bu durumu? İnsanlar ve şempanzeler, 4 milyon yıl öncesine kadar hâlâ aralarında seks yapıyor ve ortak yavru üretiyorlardı… Bu da, 4 ile en fazla 4.5 milyon yıl öncesine tarihleniyor.
Doğal olarak şempanzelerin ve insanların farklı kromozom sayıları, yani şempanzeler için 48 kromozom ve insanlar için de 46 kromozom’un söz konusu olması nedeniyle, ortak canlı yavru üretmelerinin mümkün olamayacağını savunan çok insan var. Bu, kesinlikle doğru değil. Atları ve eşekleri, aynı zamanda boğalarla antilopları hatırlayalım bir yol. Kromozom sayıları farklı ama, (atlar ve eşekler için 62 ve 64) yavruları doğuyor doğmasına… Ne var ki, 63 kromozomlu oluyorlar. – Yani yavru, kısır doğuyor.
Kimbilir, belki de gücü kuvveti yerinde bir şempanze-insan melezi, hepimiz için iyi olur, işimize yarar
Hayvanların insan seviyesinde bir zekâya yükseltilmesine engel olan bir ahlakî engel yoktur. Olamaz da… Ne var ki, günün birinde böyle bir evrim sıçraması gerçekleşirse, onlara karşı da diğer insanların büyük bir bölümüne reva gördüğümüz muamelenin daha da kötüsünü sergileyeceğiz büyük olasılıkla. Tek korkum budur bu konuda. Son sözü şöyle söyleyeyim, izninle:
İNSAYMUN, artık fantezi bir kurgu değil, bilimsel bir hedeftir.
Ve çok yakın bir tarihte mutlaka gerçekleştirilecektir.
Pardon…
Henüz gerçekleştirilmediyse eğer…”
Füsun SAKA