Türkiye’nin enkazından kurtarılan ENKAZ

Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde meydana gelen 7.7 ve devamında Elbistan’da yaşanan 7.6 büyüklüğündeki iki büyük deprem, maalesef çoğumuzun hayatında silinmeyecek izler bıraktı. Artık hiçbirimiz 6 Şubat 2023 öncesindeki gibi olamayacağız.

 

Yüzyılın depremi olarak adlandırılan büyük yıkımın ardından Türkiye tek yürek olarak deprem bölgesine koştu. Madencilerimiz, itfaiye çalışanları, mimarlar, mühendisler, doktorlar, sanatçılar, halk… Enkazlardan canlı kurtarma çalışmaları sürerken 129’uncu saatte kurtarılan ‘Enkaz’ adlı kedi Türkiye’nin umutlarından biri oldu. İtfaiye çalışanı Ali Çakas’ın sahiplendiği ve adını Enkaz koyduğu kedisi hepimizi etkiledi.

Ali Çakas Bi’nevi Gazete’ye Enkaz’ı ve yaşadıklarını anlattı.

 

Bölgeye ilk ulaştığınızdaki izlenimlerinizi anlatır mısınız?

Öncelikle depremin ilk saatlerinde Mardin İtfaiyesinin kurtarma ekibi olarak yola hızlı bir şekilde çıktık. Bölgeye ilk ayak basan Mardin İtfaiyesiydi diyebiliriz. Üç ekip vardı; Bir ekip Şanlıurfa Birecik’e, diğeri Adıyaman’a ve Gaziantep Nurdağı’na ise biz gittik. Şehir içler acısıydı, her yerden feryatlar geliyordu. Kimi zaman zorluk yaşıyorduk, onca bina arasında hangisine gitsek diye.

En acil neresi ise oraya yöneliyorduk çünkü temel amacımız canlılara ulaşmaktı. Enkaz büyüktü. İnsanlar arama-kurtarma sırasında öncelik almak istiyordu fakat bizim temel prensibimiz canlı bulmaktı. İlk ekip müdahalesinde nice insanlar çıkardı enkazdan. Biz diğer ekip olarak 4 blok farklı katlı binadan olusan ve dönerek birbiri üzerine düşen enkazda arama faaliyeti yürüttük. Açık söylemek gerekirse bir ekip, tam 9 gün o yerden ayrılmadı iş büyüktü ince eleyip sık dokuyorduk . Umutlarımız vardı.

129’uncu saatin en şanslısı

Sonra sanırım, enkazdan 129’uncu saatte Enkaz’ı kurtardınız?

Derken oradan aynı aileden beş kisiyi kurtardık.129’uncu saatti. Rastgele önümüze gelen tüm canlılarla müdadele ediyorduk. Depremin üçüncü gününde 3 kafesten muhabbet kuşu kurtardık, arkasından sonraki dördüncü gün kedileri kurtardık. İki kedi vardı. Ekip olarak bir Van cinsi, biri Tekir cinsi kedileri kurtardık.Van cinsi kedinin ilk saatlerde sahibi bulunurken, Enkaz isimli kedimizin ise henüz sahibi bulunamamıştı.

Enkaz mola alanımızda bizimle kaldı

Onu kendi mola verdiğimiz alana serbest bıraktık, orada bir şeyler yedirdik, içirdik. Bize olan tepkisi, sıcaklığı bir başka idi. Ben ona çok ilgi verdim, onun da bana ilgisi epey çoktu. Derken her sabah güneşin ilk ışıklarıyla seslendigimde çöken binaların enkazları arasından fırlayıp çıkıyordu. Yüzümüzde bir tebessüm mutluluk oluşuyordu. Bu arada çalışma sıralarında onlarca ölü beden çıkarıyorduk.

Enkaz kedimizi çıkardığımız bölgeden de bir cansız beden çıkarmıştık, muhtemelen sahibiydi öyle tahmin ediyoruz. Onun ruhunun bize geçtiğini hissettim bir an ve çok farklı bir his oluştu üzerimde. Aksam karanlığında her yer sessizliğe bürünürken çok duygusal, ruhsal bir ortama oluşuyordu. Dünyevi hayatın sadeliğin önemine ve çok gereksiz mal mülk çabasının anlamsız oluşunu düşünüyorduk… Tebessüm ediyordum. Tabii ENKAZ yanımda ateş başında ısınıyordu bizimle…

Derken, bizler  3-4 saat yatabilmek için soğuk çadırlarımıza  gidiyor ve alandan ayrılmak zorunda kalıyorduk. Enkaz’ı ise fazlaca yaktığımız ateş közü başına bırakarak 5 km uzaklığa çadırımıza geçiyorduk. Enkaz bu şekilde çok sefil, acı ve şokun üzerinde ne olup bittiğini bilmeden yıkıntı altlarında dolaşıyor yatıyordu.

Kimi zaman bizi çok tedirgin ediyordu. İş makinalarının arasında ezilecek korkusu yaşarken bir an önce Enkaz kediyi evime götürme planım oluştu. Son ana kadar onu orada tutmamdaki gayem sahibini bulmaktı.

Enkaz bana emanetti

Belki onlarca kişi benden onu sahiplenmek için istedi ama vermedim. O bana emanet dedim. Derken, gün geldi çattı . Özel bir planla kediyi oradan almak benim için önemliydi. Artık sahibinin çıkamayacağını öğrenip emin olunca amirlerinin de izinlerini alarak yola koyulduk.

Yola çıkınca tepkisi ne oldu?

Bir ara aracın içinden, kaçtı onu zor yakaladım ve çok üzüldüm bir şey olacak diye. Sonra dinlenme tesislerinde tuvalete giderken yine bu trajedi yaşandı ama kısa bir süre içinde onu yeniden buldum ve içimden dua ettim, Allahım bu öksüz zavallı çaresiz kediyi bana emanet et, o daha bir yavru derken,  köşede çimenler arasında kaçmaya çalışırken fazla bir mücadele içinde olmadığını, kendini teslim etmeyi seçtiğini gördüm o an çok duygusallaştım. Benden başka sığınacak yeri var mıydı ki dedim. Ve evin yoluna koyulduk. Eve vardığımda ev sakinleri de onu ailenin bir üyesi olarak kabul ettiler.

Aranızdaki duygusal bağ nasıl gelişti?

Evde benimle uyuyup kalkıyor, yanımdan hiç ayrılmıyor. Yemek yerken bana eşlik ediyor. O kadar uysal ve eğitimli ki her dediğimi anlıyor, fazla rahatsızlık yaratmıyor. Ben ondan çok razıyım gerçekten. Onu asla bırakamam. O artık bana emanet. Kesinlikle Allah onu bana emanet etti.

Dediklerine göre, hiç bir kedi omuzlarda duramazmış, hele de onca ses ve kötü ortama rağmen benden ayrılmadı ve omuzumdan düşmedi… Bu anlatıyor her şeyi sanırım. Aramızda büyük bir bağ var. Sahibinin ruhu bana geçti sanki ve ne kadar iyi kalpli biriymiş eski sahibi. Güzel eğitmiş kediyi ve bana karşı da hiç kötü değil, aksine pozitif. Bilemiyorum, bundan sonraki süreçte çok güzel hedef ve günler bekliyor.

 

Birlikte yaşamınıza dair planlarınız var mı?

Onunla uzun yolculuklarda sporda dağda bayırda çantamda maceralara tanıklık edecegiz. Kedimiz bir erkek, dolayısıyla ve hiperaktif bir yapıya sahip. Bana uyum sağlayabileceğini düşünüyorum. Neden olmasın bir gün bisikletim, motorum ile yolculuğa çıkmayı bekliyorum, heyecanlıyım.

Sembol kedi ve sahaba Ali

Depremin sembol fotoğraflarından biri oldunuz.

Evet ciddi bir takip ve ilgi söz konusu dünya çapında. ABD, Avrupa, Asya, Avusralya kıtası ve hatta Afrika ülkelerinden bile… Bu inanılır gibi değil.

Tabii şu konuya da değinmek isterim; Bu etkileşimin hızlı gerçekleşiyor olması elbette önemli ölçüde medya sayesinde ama diğer yandan da profesyonel bir spor kariyerim var ve bir çok ülkede benimle yarışmış sporcu arkadaşlar ve aileleri, sosyal arkadaş edinmiş olduğum çevreler var.

Onların beni sosyal medyadan paylaşıyor olması ve hızlıca dünyaya yansıyor olması da çok önemli. Onlara da teşekkür ediyorum. Bu konuda bana destek olan teveccüh eden herkese sonsuz teşekkürler. Ülkemin başı sağolsun diyorum.

 

Füsun Saka

 

 

 

 

 

Paylaş

Son Yazılanlar

Dijital içeriklerin gastronomiye etkisi

Gastronomi, bir yandan kadim geleneklere ve yerel tatlara dayanırken diğer yandan sürekli yeniliklerle şekillenen dinamik bir alan. Bu hızlı değişimin önemli bir ayağını, hiç şüphesiz

Gastronomide geleceği şekillendirmek

Turizm, gastronomi ve ağırlama sektörleri, hem ekonomik hem de toplumsal açıdan dünyada çok önemli bir yer tutuyor. Bu alanlar, hem yerel kültürlerin korunmasını hem de

Bu resimlerde herkesin duygusu saklı

Bilinçdışı renklerle konuşuyor. “Bazı organik meseleler” Ressam, oyuncu ve iç mimar Melis Babadağ, “bazı organik meseleler” isimli ilk kişisel resim sergisini The Art Capsule Gallery’de

Edebiyat ve popüler kültür

Popüler kültüre hapsolmuş en popüler davranışlardan biri nedir diye sorsanız, hiç düşünmeden popüler kültüre küfretmektir, derim. Sondaki lafı başta söyledim ama mevzunun özeti bu sevgili

Tarihin en eski rehberi olan genetik

Son dönemde ne kadar çok duyar olduk değil mi ? DNA artık kulağımıza eskisi kadar uzak gelmese gerek. Sahi uzak mıydı ki, bizler genetik parçacıklar

Emlak işletmeleri sosyal medyadan mahrum

2025 yılı emlak sektörü için yeni kararlarla başladı. ⁠1 Ocak 2025 tarihi itibarıyla, sadece kiralık taşınmaz ilanları için, “Yetki doğrulaması yapılmadan ilan verilemeyecek” şekilde karar

Gıdada gelecek için yol haritası

Aralık ayında yayımlanan ve Sodexo ile Harris Interactive iş birliğiyle gerçekleştirilen İkinci Uluslararası Sürdürülebilir Gıda Barometresi, 7 binden fazla kişinin katılımıyla sürdürülebilir gıda sistemine geçişin