Yeme içme sektörü son dönemde ciddi bir sınav veriyor. Artan fiyatlar nedeniyle ciddi eleştiri alıyorlar. İşini ciddi olarak yapan işletmeler haksız olarak eleştirildiklerini düşünüyorlar.
Ve buna sektörde yer alan fırsatçıların, aç gözlülerin, kolay para peşinde koşanların sebep olduğunu ama en büyük zararı kendilerinin gördüğünü söylüyorlar. Onlar da fiyatların artmasından mutlu değiller.
Ama temel sorunları artan maliyetler
Bu maliyetler karşısında artan fiyatlar doğal olarak ciroyu artırıyor ama buna rağmen karlılıklarının düştüğünü söylüyorlar.
Bunun en önemli nedeni değişken üretim maliyetleri. Neredeyse her gün ya da birkaç günde bir aldıkları ürünlere zam geliyor.
Ama onlar her gün ya da birkaç günde bir fiyat artıramıyorlar. Zaten müşteri yüksek fiyattan şikayet ediyor, bir de değişken fiyat uygulamaya başlarsak tamamen biteriz diyenlerin sayısı hiç de az değil.
Bu durumun gündem olup tartışılması ve konuşulmasında en büyük etken tabii ki müşterilerin azalan alım gücü ama sektördeki çürük elmalarında payı azımsanmayacak ölçüde diye düşünüyorum.
NELER YAPIYORLAR?
Maliyet düşürmek için;
Kaliteli ürün kullanmıyorlar.
Böylece ürün kalitesi sürekli düşüyor.
Gramajdan çalıyorlar.
Fiyatları arttırmadıkları ya da az arttırdıkları algısı yaratıyorlar.
Ama günün sonunda müşteriyi kandırıyorlar.
Personel sayısını düşük tutup servis kalitesini düşürüyorlar.
Sigortasız personel çalıştırıyorlar.
Böylece hem devleti hem çalışanı zarara uğratıyorlar.
Ama fiyatlarını dürüst işletmelere göre ayarlayarak fırsatçılık yapıyorlar.
Ve hak ettiklerinden hatta sektördeki dürüst işletmelerden kat be kat fazlasını kazanıyorlar.
SONUÇTA KİM KAYBEDİYOR?
En başta kandırılan müşteri kaybediyor.
Tabii ki hakkı yeniyorsa çalışan kaybediyor.
İşini ahlaklı ve dürüst yapan işletmeler kaybediyor.
Sektördeki daralma ile başta tedarikçiler olmak üzere tüm sektör paydaşları etkileniyor.
Günün sonunda üç beş kendini bilmez yüzünden koskoca bir sektör itibar ve imaj kaybediyor.
Emek yoğun bu sektörde yıllardır dürüst ve ilkeli mücadele veren hiç kimse bunu hak etmiyor.
Bunun için herkes elini taşın altına koymalı.
Çünkü en fazla zararı biz görüyoruz diyen müşterilere büyük iş düşüyor.
PEKİ MÜŞTERİLER NE YAPMALI?
Öncelikle iyiyle kötüyü ayırmalılar.
Sırf ucuz diye kaliteden, gramajdan çalan işletmelere gitmemeliler.
Dürüst ve işini layıkıyla yapan işletmeleri tercih etmeliler.
Bu durumda aynı paraya belki daha az tüketecekler ama kaliteli ve dürüst işletmelere sahip çıktıklarını göstermeliler.
Fahiş fiyat uygulayanları ya da farklı yöntemlerle müşterisini kandırıp haksız kar edenleri şikayet etmeliler.
Hatta sosyal medyada ifşa etmeliler.
Ama bunu yaparken de elmayla armudu karıştırmamaya özen göstermeliler.
DÜRÜST İŞLETMELER NASIL AYAKTA KALIYOR?
Bunu araştırdığımda gördüm ki öncelikleri farklı.
Onlar için ilk sırada ürün kalitesi ve lezzet odaklılık geliyor.
Standartlarını çok katı kurallarla bağlılar ve kolay kolay değiştirmiyorlar.
Bu yaklaşım şubeleşmeye gittiklerinde de değişmiyor.
Servis konusunda da aynı yaklaşım söz konusu.
Müşteri memnuniyetine çok önem veriyorlar.
Bu nedenle müşteri odaklı yaklaşımdan asla taviz vermiyorlar.
Müşterinin beklentisini karşıladıklarında daha fazla kazanabileceklerini biliyorlar.
Belki de en önemlisi kar ve ciro odaklı değil memnuniyet odaklı olmaları.
Bence sürdürülebilir başarı ve büyümenin arkasındaki sır bu!
UNUTMAMAMIZ GEREKEN GERÇEK
Uygulamaya geçirilen az bir bilginin,
Kullanılmayan çok bilgiden daha önemli olduğudur.