Restoranlar için tehlike çanları çalıyor!

Geçtiğimiz hafta yazdığım gibi her geçen gün tabağımızdaki lokmalar azalıyor.

Peki bu durum karşısında tüketiciler neler yapıyor?

Öncelikle dışarıda yemek yeme sıklıklarını azaltıyorlar.

Restoranlara gitmek yerine evde yemek yemeyi daha fazla tercih ediyorlar.

Dışarıda yemek yiyenler de daha ucuz restoranlar veya fast-food gibi görece daha ekonomik seçeneklere yöneliyorlar.

Orta sınıf ve biraz üzerindeki restoranlar yerine kafeler veya sokak yemekleri gibi daha uygun fiyatlı işletmelere gidiyorlar.

Lüks segment restoranlar bu değişimden kesinlikle daha az etkileniyor.

Çünkü gelir dağılımındaki eşitsizlik nedeniyle milli gelirden en fazla payı alan zengin kesim bu segmentte yer alan restoranları ayakta tutacak kadar harcamayı yapıyor.

Bu durum sadece bize özgü değil.

Kıta Avrupası başta olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde benzer değişimler yaşanıyor.

Ucuz restoranlar ile lüks restoranlar arasında kalan orta segment giderek küçülüyor.

MÜŞTERİ İNDİRİM VE PROMOSYON PEŞİNDE

Restoranların sunduğu indirim, promosyon ve happy hour gibi fiyat avantajı sağlayan uygulamalar yakından takip ediliyor.

Tüketiciler kampanyalar ve özel fırsatlar sayesinde dışarıda yemek yeme maliyetini düşürmeye çalışıyor.

Bu da doğal olarak restoranların ciro ve karlılıklarını azaltıyor.

Azalan sadece satışlar ve kar değil aynı zamanda tekrar eden müşteri sayısı da…

Çünkü aile ve arkadaş gruplarıyla dışarıda yemek yeme sıklığı da giderek azalıyor.

Kalabalık gruplarla dışarıda yemek yemek yerine;

Artık 90’lı yıllar ve öncesinde olduğu gibi evde toplanarak daha ekonomik çözümler üretilmeye çalışılıyor.

MENÜ MÜHENDİSLİĞİ GİDEREK ARTIYOR

Restoranlara gidildiğinde menü mühendisliği yapılarak menüdeki daha ucuz seçenekler tercih ediliyor.

Paylaşımlık olarak servis edilen alternatifler seçilerek kişi başı ödenen hesap tutarı düşürülmeye çalışılıyor.

Tüm bunların doğal sonucu olarak ev dışında yemek yeme sıklığında belirgin bir azalma gözlemleniyor.

İnsanların dışarıda yemek yemek için ayırdığı bütçeler giderek daha da kısılıyor.

Bu da restoranları ciddi bir kriz ile karşı karşıya getiriyor.

BU İŞİN SONU NE OLACAK?

Cevaplaması zor ama bir gerçek var.

O da işletmelerin önünü göremez durumda olması.

Artık uzun vadeyi bırakın orta vadeli bile düşünemiyorlar.

Tek yapabildikleri günü kurtarmaya gayret etmek.

Birçok restoran benzer durumda, çünkü öz sermayeleri üzerindeki erime de her geçen gün biraz daha artıyor.

Öncelikli çözüm olarak personel azaltmaya gidiyorlar.

Ama bu yöntem içinde bulundukları açmaza sürdürülebilir bir çözüm olmuyor.

Çünkü ürün ve servis kalitesi olumsuz etkileniyor.

İkinci alternatif olarak ürün kalitesi ve porsiyonlardan taviz vermeye başlıyorlar.

Bu da kalıcı bir çözüm sağlamıyor.

Çünkü her iki seçenekte de müşteri kaybediyorlar.

Kısacası günü kurtaralım ve ayakta kalmaya devam edelim derken;

Yolun sonundaki duvara çarpmaya biraz daha yaklaşıyorlar.

İşleri gerçekten çok zor!

UNUTMAMAMIZ GEREKEN GERÇEK

Hayat bir savaş alanı gibidir.

Her şeyi feda etmeli ve istediğimizi elde etmek için elimizden geleni yapmalıyız.

Reha Tartıcı

 

Paylaş

Son Yazılanlar

Kadın emeğinin gastronomiye yansıması

Senelerdir severek yaptığım iş gastronomi yazarlığı ve bunun gibi yeme içmeye, damak tadına ilişkin konulardaki  etkinlikler. Resmi bir tanımı yok, verilmiş unvan da  değil. Sadece 

Gastronominin evrensel gücü

Altın Kaşık Ödülleriyle Mutfak Dostları Derneği’nin ödüllendirdiği yaratıcılık, FSUMMIT 2025’in vizyonuyla sektöre kazandırdığı yenilikler ve Husin belgeselindeki derinlemesine hikâye, gastronominin sınırları aşan gücünü gözler önüne

Prada dertsiz başına dert mi arıyor?

Tasarımlarından marka kimliğine, müşteri portföyünden sattığı hayallere kadar birbirinden çok farklı iki marka hakkında bir söylenti dolaşıyor lüks moda sektöründe… İtalyan moda devi Prada’nın, Capri

Sofralarımızın Ortak Dili

Yemek sadece fiziksel bir gereksinim değil; kültürel kimliğimizi şekillendiren, tarihimizin sessiz tanıklığını yapan ve insanlar arasındaki bağları güçlendiren evrensel bir unsurdur. Her ülkenin, her yörenin

Heyecanla beklenen birinci sayfa

Dag Solstad, her gün yazdığı bir sayfa ile romanlarını tamamladığını söylemiş. Ayağına gelen güne, dönme dolaba atlama adımı ile başlamanın hikayesi midir yazdıkları veya bitirdiği

Yılbaşı ve Vasilopita çöreği

Bir yılı geride bırakıp uğurlarken yeni umutlarla başlayan yeni bir yıla ‘hoş geldin’ diyoruz. Dilekler her zaman sağlık, mutluluk, sevgi ve barış olmak üzere; dostlar

Manav Türklerinin sofrasında zamanın izleri

Geçtiğimiz hafta sonu Tuzla, gastronomi tutkunları için benzersiz bir deneyime ev sahipliği yaptı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kültür Daire Başkanlığı’nın hayata geçirdiği “Gastronomi Günlükleri” serisinin