Rodos’tan Karpathos Adası’na

Uzun zamandır Rodos Adası’na ufak bir tatil yapmak için fırsat bekliyordum. Rodos’un Lindos köyünde, Akropolis’in tam altında butik oteli bulunan 20 senelik arkadaşım Melenos beni arayınca hemen bir bavula, birkaç elbise atıp yola koyuldum.

Fethiye limanından 35 avroya gidiş bileti alıp, iki saatlik bir gemi yolculuğunun ardından Rodos limanına vardım. Limandan taksiye bindikten sonra 45 dakikalık bir yolculukla Lindos köyüne vardım. Bu arada, limanda taksi bulmak biraz zor olabilir ama tarifeler konusunda hiç şaşmazlar. Gideceğiniz tüm köylere fiyat tarifeleri bulunuyor ve o fiyattan dışarı çıkamıyorlar. Taksiye 70 avro ödedikten sonra Lindos meydanında indim.

Enteresan bir köy olan Lindos’a araba giremiyor çünkü, yollar daracık ve labirent gibi. Bazen dönüp dönüp aynı yere çıktığınız olabiliyor.

Meydanda bulunan ve New York Times gazetesine bile konu olan Mavrikios restoranda bir soluklanıp, 20 senelik dostlarım ve restoranın sahipleri Mihalis ve Dimitri kardeşleri selamladıktan sonra, Melenos oteline gitmek üzere yola çıktım. 1001 gece masalları tarzında dekore edilmiş odama yerleştikten sonra tatilimin ilk kahvesini içip Lindos‘un dar sokaklarını keşfe çıktım.

Tabii ki ilk gelişim değildi ama her defasında ayrı bir heyecanla, bembeyaz evler arasında, podima taşıyla kaplı yollar ve avluların olduğu sokakları gezmek büyük bir keyifti. Podima ustalarının sanatı gerçekten olağanüstü. Nerdeyse Rodos’un genelinde sokaklar ve köyler sanki halılarla döşenmiş gibi ufacık taşların oluşturduğu sanat eserleri ile kaplı.

Leziz yemekleri tattığımız lokantalarda yöresel tatların artık çok nadir servis edildiğini gördüm.

Restaurantların çoğu evlerin teraslarında kurulu olduğundan gece manzarası muhteşemdi.

Karidesli makarnalar, kalamar, ahtapot ve horiatiki (köy salatası )siparişli gecelerden sonra Cesar Meze Bar’da modern Yunan mutfağı ve sonunda aradığım yöresel mutfağı adaşım Maria’nın mutfağında buldum.

Orada; lakani, matsi, pitarudia deneme fırsatı bulmuştum. Lakani, iri kesilmiş kuzu eti, nohut, yarma, tarçın, kimyon ve domatesle odun fırınında gece boyunca pişen matsi, yumurtasız yoğrulan makarna ve bir nevi mücvere benzeyen kızarmış börek pitarudia, asma yaprağı dolmaları ise serçe parmak kadar ince ve süzme yoğurtla servis ediliyordu.

Rodos adasında görülecek o kadar çok köy var ki hepsi birbirinden enteresan yapılarıyla etkileyici.

Piyes Kalitheas, Kelebekler Vadisi, Faliraki, 7 piges, Anthony Quinn koyu (Zorba filmi çekimleri herkesin bildiği aksine Girit Adasında  değil, Rodos adasında çekilmişti. Bu film Yunan Adaları’nı meşhur ettiğinden dolayı Rodos Belediyesi o zaman Ada’nın bir koyunu Anthony Quinn’e hediye etmişti. Yalnız bina yapılmaması şartıyla.)

Efkaliptos ağaçları altından giden bir yoldan ulaşılan Kolimbia köyü masmavi sulara sahip ve yüzmek için sevdiğim bir köy.

Rodos’un Orta Çağ’dan kalma merkezine iki gün ayırmadan adadan ayrılmam. İncikli boncuklu dükkanlardan başka kafeler, lokantalar, antikalar, deriler, tesbih satan dükkanlar ve gidilmesi gereken benim bildiğim dört tane cami. Ahşap minaresi ile ana yolda bulunan Mehmet Ağa Camisi, Süleymaniye, Sultan Mustafa ve Hamzabey camisi.

Son sayımda 5000 Türk’ün yaşadığı Rodos adasından ayrılmadan Şövalyeler yolunu yürüyüp Magistros sarayını ve müzeyi gezmek çok enteresan bir deneyim olur.

Dünyanın yedi harikasından biri ve Lindoslu heykeltraş Haris tarafından M.Ö.294 yılında yapılan 34 metre uzunluğuna sahip Kolossos, Rodos’un giriş limanında 56 sene boyunca durduktan sonra M.Ö.226 yılında büyük bir deprem sonucu denizin içinde kayboldu.

Onun yerinde şimdi liman girişinin sağında ve solunda iki tane çok büyük geyik heykeline rastlayabiliyoruz. Son yıllarda Yunanistan ve Avrupa’dan arkeolog ve mimarlar bu heykelin yeniden yapılması için kolları sıvamış görünüyor. Böyle bir anıt kaç sene sonra, hangi ekonomik koşullarla olur tabii ki bilinmesi biraz zor.

Halki’yi ziyaret

Rodos Adası’na gitmişken, 2,5 saat mesafede Halki Adası’na ziyaret etmek düşüncesiyle dostlarla vedalaşarak Kameiros Skala limanına gitmek üzere yola çıktım. Merkezden 40-50 dakika mesafede olan limana 75 avro taksi parası ödeyerek vardım. Gemi saat 11.15’de tek bir araba ve 30 kişi ile Halki limanına doğru yola çıktı. Fiyat 13 avroydu.

Halki Adası renkli evleri ve denizin içine kadar uzanan yalılarıyla bizi karşıladı. Oturum alanı limanda ve adanın tepesinde bulunan, tıpkı Fethiye’deki Kayaköy gibi hayalet bir köy ve yarı yıkık bir kaleye sahip. Köy hayalet olabilirdi ama ayakta duran tek taş ev ve tek yöresel lokantada, bütün gece fırında pişen Ofto yani iç pilavlı kuzu dolması denedik.

Ev yapımı makarna, karanfil ve tarçınla yoğrulmuş ekmek, kıpkırmızı domates salatası üstünde köy peyniri şahaneydi.

Mavi yeşil sularda yüzdük, dost sohbetleriyle sabahladık, güneşi doğurduk, batırdık ve birkaç gün sonra Halki Adası’ndan öğlen saat 12.55’de kocaman Blue Star gemisiyle 11.50 avroya, Karpathos adası için yola çıktım. Diafani ve Pigadia adında iki limanı var. Diafani sahil köyü, Pigadia merkez.

Adanın tepesinde bulunan Olimpos köyü yüzlerce senelik tarihi, el işlemeli evleri ve kadınların yöresel elbiseleri ile gezmeleri açısından çok ilginçti .

Yemeklerin hepsi taş fırınlarda pişen lokantalar, makarunes(el yapımı nioki ye benzeyen beyaz makarna, kızarmış soğan ve bol keçi peyniri ile sunulan makarna ) beyaz peynir ve bal ile yoğrulmuş börekler, otlar ve patlıcanlı yemekler tezgahlar üstünde sunuluyordu.

Yüzdüğümüz suların yeşilliği, yemeklerin sade lezzetleri ve doğanın güzelliğini geride bırakıp Karpathos Adası’ndan Rodos’a dönmek üzere 18.50 avroya biletimi alıp sabah 6.55 te Blue Star gemisi ile Rodos’a 4,5 saatte varıp akşamüstü saat 16.30 gemisiyle Fethiye’ye dönüş yapmak üzere gemideyim ve günlüğümü yazıyorum.

Gemide rastladığım ve Maria’nın Bahçesi’nde gelip yemek yiyen çok eski misafirlerimle karşılaştığımdan dolayı, genelde 1,5 saat içinde yazdığım yazıyı 4 saatte yazabildim.

Bol gezmeli güzel günler dileyerek haftaya başka bir yolculukta görüşmek üzere diyorum.

Maria Ekmekçioğlu

Paylaş

Son Yazılanlar

Emeklilik bahçesinin olasılıkları

Akıllarının nazlı ilgisine iliştirilecek bir kelebek başlık arayan gözlere, ciddi konuları emanet etmek cesaret ister. Kelebek başlıklar nereden aklıma esti bilmiyorum; çevredeki her şeyden ayrı

Ali Rıza Dayı

Daima şık, bakımlı ve güler yüzlüydü. İnsanlarla etkileşimde olmayı sever, sohbetten hoşlanırdı. Lafı uzatmayı sever, biraz çok konuşurdu. Saçları vaktinde briyantinliydi ama jöle çıktıktan sonra

Sporda fair play woke kültür saldırısı

Ben lisedeyken atletizm takımındaydım. Yüksek atlama, uzun atlama, üç adım uzun atlama, sprint kategorilerinde vasat bir performansım vardı. Hâlâ atletizmi çok severim, Diamond League, Dünya

Sokaklarımızın sahip olduğu gizli hazine

Türkiye’nin sokakları, sadece insan kalabalığıyla değil, benzersiz tatlarla da dolup taşıyor. Her köşe başında, her kaldırımda bir lezzet durağına rastlamak mümkün. İstanbul’da simit kokusu eşliğinde

Sanatın problemi sermaye ile olan ilişkisi

Çağdaş sanatçılarımızdan hiç kuşkusuz en yaratıcı ve önemli isimlerden biri Ali Alışır. Sadece biz değil, dünya da Alışır ve eserlerini keşfediyor. Ali Alışır’ın “In Motion”

Eylül ayında dengeler bozulabilir

Borsa İstanbul geçen haftayı yüzde 1.71 artı ile 9833 puandan kapattı. Gram altın yatay bir hafta geçirdi ve 2741 TL ile kapanış yaptı. Ons altında