Son yıllarda en büyük hayalimdi Sayın Ahmet Necdet Sezer’le görüşmek. Kendisinin sosyal medyada görülmekten çok hoşlanmadığını bilerek, sadece mutluluğumu paylaşmak ve ona olan hayranlığımı bir kez daha belirtmek amacıyla yazıyorum.
Onun Cumhurbaşkanı olduğu dönemde Silifke Gazi Çiftliği için yazışmalarımız oldu. Silifke Gazi Çiftliği’nin harap görüntüsü ve gelişmelerle ilgili yazdığım her mektuba bir hafta içinde yanıt geldi. Ve onun başlattığı girişimle Çiftlik, geçtiğimiz yıl ziyaretçilerine açıldı. Bu mutluluğu onun gözlerinin içine bakarak paylaşmak istiyordum. Kızıma sık sık “beni Ankara’ya Sayın Ahmet Necdet Sezer’e götür,” diyordum.
Kızım, “Birlikte gidelim” dedi
Geçtiğimiz haftalarda kızım, “Benim Siyasal’dan sınıf arkadaşlarım Ankara Gölbaşı’nda toplanıyor. Birlikte gidelim” deyince havalara uçtum. Sn. Sezer’in Özel Kalemi Ayşe Buyuran Hanım’ı aradım. O da o gün emekli oluyormuş. Hemen bana gün ve saati ayarladı. Rüya gibi iki gün geçirdim. Bunda kızımın sınıf arkadaşlarının da katkısı büyük, özellikle Sevgili Ali Yerli ve ailesi, bizi Ankara’ya vardığımız andan itibaren çok içten, candan bir konukseverlikle ağırladı. En sonunda da Ali Bey kendisi havaalanına kadar geçirdi. Ne kadar teşekkür etsem azdır.
Atatürk gibi sevdiğim bir şahsiyettir
Ankara’ya varır varmaz birkaç saat dinlendikten sonra Sn. Sezer’in evine doğru yola çıktık. Hayran olduğum Atatürk gibi sevdiğim bir şahsiyettir Sayın Ahmet Necdet Sezer. Onu yakından görecektim, çok heyecanlıydım. Bahçe kapısının açılmasıyla kendisiyle yüz yüze geldim. O kadar içtenlikle sarıldı ki, mutluluktan omzuna yaslanıp ağlamak istedim.
Duygularımı ifade edemiyorum. Bizi çalışma odasına aldı, ailesinden, kendisinden bahsetti, çok güzel sohbet ettik. Atatürk Çiftliği’nin fotoğraflarını verdim. Hayatımda unutamayacağım bir andı. Onun mütevazılığını bugün mevki, makam sahibi insanlarda görmemiz çok zor. Bir kez daha anladım, o çok özel bir insan.
Fazla vaktini almak istemedim, kendisi bahçe kapısına kadar yine bize eşlik etti. Çok saygı duyduğum sevgili öğretmen eşine hürmetlerimi ilettim. Belki hemen evime dönseydim, aniden rüyamdan uyanacaktım. Ancak, Ankara bana güzellikler sunmaya devam etti. Kaldığımız otelde kızımın sınıf arkadaşlarıyla 27 çocuğumla rüyam devam etti.
Tek tek isimlerini sıralayamayacağım ama hepsi çok saygılı, sevecen insanlardı. Bir an yalnızlık çekmedim. Kendi sınıf arkadaşlarımla toplandığımız günleri anımsamadım. Yıllar geçse de hiç görüşmesen de üniversite arkadaşlığının kardeşten öte bir güzelliği vardır. Biz önümüzdeki sene mezuniyetimizin 70.senesini kutlayacağız. O kadar azaldık ki, kaç kişi olacağız bilmiyorum.
Umudumu kaybettiğim anda, onu görmenin mutluluğu gelecek aklıma
Ertesi gün gençlerin peşine takıldım. İlk durağımız Galeri Lonca oldu. Zeytin ağacından üretilmiş el yapımı eserlere hayran oldum. Ardından Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ni gezdik. Uzun yıllar olmuştu müze gezmeyeli, Ankara’ya gitmeyeli. Ankara benim için hem Kandilli’den hem Çapa’dan sınıf arkadaşım çocuk doktoru Şükran Toppare demekti. Onu kaybettikten sonra Ankara’ya hiç gitmedim.
Ankara’da bir şehir turundan sonra otele döndüğümüzde Ayşe hanımın ve eşinin özel olarak ellerinde bir çiçekle gelmeleri beni nasıl mutlu etti, anlatamam. Dedim ya, rüyam devam ediyordu.
Ertesi gün dönüş yolunda Anıtkabir’e uğramak istedik. Atamızı kalbimde hissettim. Akın akın gelen o kalabalığı görmek, geleceğe olan inancımı arttırdı. Bu ülkenin ve Atatürk’ün bekçileri vardı.
Ve onlar Cumhuriyeti koruyacaklardı. İnanıyorum. Ve Ahmet Necdet Sezer benim kalbimde Atatürk gibi her zaman yaşayacak. Umudumu kaybettiğim anda, onu görmenin mutluluğu gelecek aklıma. Siyasallıların bir sonraki durağı Elazığ olacakmış. Beni de çağırdıklarına göre ayağa kalkmam lazım.