Bizim, yani 53 İstanbul Tıp mezunlarının sınıf arkadaşları toplantısı 1983 yılından beri benim için büyük bir heyecandı. 300 kişi olarak toplandığımız günlerden sonra bugün sayımız 15 kişiyi geçmez. İki arkadaşımız halen Amerika’dan Doğan Savcı ve Ata Emir, İzmir’den Ayhan Demiroğlu. Ankara’da Necmettin Akyıldız.
Türkiye’den ve hatta dünyanın bir ucundan her sene yaptığımız yaz tatillerine arkadaşlarımızın çoğu mutlaka gelirdi. Ve o toplantılara da ne yazık ki bugün aramızda olmayan Abidin Gerçeker müziğiyle, sesiyle renk katardı. Bugün; biz kalanlar, hepimiz kendi köşemizde oturuyor ve ancak telefonla birbirimize ulaşıyoruz.
Geçtiğimiz günlerde bu organizasyonlar için canla başla çalışan arkadaşımız Zeyyad Parman ve eşi, yine bizim sınıftan Nezahat’le bir araya geldik. Eski toplantılarımızı, heyecanımızı, eski günleri konuştuk.
Zaten ne zaman birisini hatırlamasam ya da birisinin telefonuna ihtiyacım olsa, “dur, Zeyyad’a sorayım,” derim. Zeyyad onca yılın her ayrıntısını, arkadaşlarını hiç unutmayarak bugüne geldi.
Anıtkabir’e saygıyla uyudum
Sonra aklıma geldi, eğer sizin de, sınıfınızda bir Zeyyad varsa şanslısınız. Benim sınıf arkadaşlarım artık çok yaşlandığı için şimdi de kızımın Siyasal Bilgiler sınıf toplantılarına katılıyorum. Onlarla iki kere Ankara’ya gittim. Ahmet Necdet Sezer’i, www.binevigazete.com’da paylaştım.
Bir de Anıtkabir’e gittim onlarla. Bizim Zeyyad’ımız vardı, onların da Atilla’sı var. Kızımın arkadaşı sevgili Atilla Torunlar, Ankara’da kaldığımız otelde bana Anıtkabir manzaralı odayı ayarlamıştı. Atamı izleyerek, saygı ve sevgilerimi tekrarlayarak uyumanın mutluluğunu Atilla sayesinde yaşadım. Onun o güzel yüreğine ne kadar teşekkür etsem az.
Sınıf arkadaşları toplantısı insanın gençliğidir, anılarıdır, çıkarsız dostlukları, paylaşımıdır. İyi ki dediğimiz çok gezimiz oldu. Şimdi elimde sadece fotoğraflar ve aklıma gelen anılar var. Hepsini çok özlüyorum. O çoluk çocuk gittiğimiz yurtdışı, yurtiçi gezilerinde hepimiz doktor kimliğimizden çok, üniversite koridorlarının idealist öğrencileri oluyorduk.
Üniversitede hiç konuşmadığımız arkadaşlarımızla, bu toplantılar sayesinde yeniden tanıştık, dostluklar kurduk. 20.yılımızı Sait Halim Paşa Yalısı’nda, 30. Yılımızı Çeşme Altınyunus’ta kutladık. Ve o sınıf toplantılarımızın renkli siması Kadıköy’ün Rana ablası Dr. Rana Beşe her toplantıda tatlı anılarıyla aramızda olurdu. Bir toplantıda herkesi sınıf arkadaşı sandığı için sınıfımızdan bir arkadaşın kocasını da ilk görüşte sarılıp öpmüştü. Ne çok gülmüştük.
“Bu çocuk da bizim sınıftan”
Kızlarımla gittiğim gezilerde, onlar, “bu çocuk da bizim sınıftan “dememe gülümserlerdi. Çocuk dediğim 80 yaşında bir adamdı, ama benim için o 20’li yaşlarda kalan sınıf arkadaşımdı.
Geçen yılların hiç önemi yoktu. O sınıf toplantılarında birbirimizi yeniden tanıdık. İyi ki dediğimiz yüzlerce anı, gördüğümüz kentler, kahkahalarımız, dostluklarımız. Ne diyelim, sınıfınızda sizi toplayan toparlayan, gezileri organize eden bir Zeyyad ya da bir Atilla varsa şanlısınız. Bol bol bir araya gelip, gelecekte mutlulukla anacağınız her anın kıymetini bilin.