Çok komiksiniz ya, bir sevgi böcüğü olup çıkmışsınız ortaya. Kırmızı güller, kalpli fotolar, gerçekten çok komiksiniz. E tabii haksız da sayılmazsınız, bize vermişsiniz koskoca bir ayı, o da ne saçmalıksa öyle, neymiş biz Mart ayında çiftleşirmişiz? Yalan, külliyen yalan. Kışın biraz soğuk oluyor da sokakta yaşayan arkadaşlar için, e Mart ayı ne de olsa baharın habercisi. E yağsın kar, çiftleşemeyiz bize de Mart olsun, Nisan olsun. Ama biz ev kedileri öyle mi? He vallah he billah istediğim zaman çiftleşirim de, benimki izin vermiyor. Öyle birbirimize bakışıyoruz. Kendisinin bana yettiğini sanıyor, ben de onu kırmak istemiyorum. Geçinip gidiyoruz işte.
Neyse bize vermişsiniz koskoca Mart ayını da, kendinize bir gün demişsiniz
Yapın Şubatın 28 gününü Sevgililer günü. Belki romantizm artar, birileri tanışır. O ne öyle, bir gün. Ama siz insanlar hep bencilsiniz zaten. Sevgilisine giden gidecek, ötekiler de hüzünlenip, bir bitse şu gün diyecek. Ya biraz zaman tanıyın, adam belki yıllardır sevdiğini söyleyemediği kadının kapısını çalar, herkesi çift çift görünce birilerinin kalbi yumuşar. 28 günde neler olmaz ki… Hem siz karda, yağmurda ne güzel sevişirsiniz, şömine romantizmi de yaparsınız. Bizim eve de almak lazım bir tane, ne güzel geçerim karşısına. ( Bakın, Mart ayı demişken, tavşanlarda da var bu Mart çılgınlığı, erkek tavşan Ekim Kasım dışında hep hazırmış yani, o tavşan ne anlasın ki Sonbahar romantizminden.
Bu sevgilinin özel günlerle işi yok
Tabii şimdi siz bizim evi de merak edeceksiniz. Yok yok, bu yeni sevgilinin öyle günlerle falan işi yok. Ya da şimdi yok, bak orasını bilemem. Çiçek almadı ama çok güzel bir kahvaltı hazırladı. Ama bizimki yine de kapris yapıyor. Dur ben içeri kaçayım da anlatayım size. Bizimki hep sever romantizmi, çiçek ister, şarap ister, sürpriz ister… Yok canım öyle pırlanta falan, öyle şeyler değil ama, sürpriz sever. Bu son numara da sevmiyor öyle şeyleri, ama bizimkini çok seviyor. Bir başka türlü ifade ediyor sevgisini. Emek koyuyor emek. “Eflatun…” bak yine içeriden sesleniyor, bunun ne zaman canı sıkılsa, beni mıncırır. Diyorum size, şunu bir gün değil de, bir ay yapın, bizimki de öyle bugün ille de çiçek demesin. Ayy yine mıncıklıyor suratımı. Ben kediyim diyorum da, kadın anlamıyor, kedi olan, o oldu, o beni istediği zaman seviyor, kediyim ben kedi, yok öyle dedim, hırrr dedim çekildim. Ayyyy kıyamam, hem de bugün, nasıl da mahzun bakıyor. Sokak kedisi olsam, çiçekçinin önüne gider, kapardım sana bir kırmızı gül. Ama bak bakışlarıma, hem bana, hem şu senin son numaraya, seviyoruz kız seni.