Kameradan gelen görüntü beyine aktarılırsa göz görür

Sağlık elbette hepimizin önceliği fakat, hep ‘daha güzeli, genci, daha ve her şeyin hep daha fazlasını’ isteyen bir endüstri ve onun getirdiği sosyal hayatın içinde olmanın gerekirleri, önceliklerimizde sapmalara yol açabiliyor. Tabii konu, göz gibi çok önemli bir organımız olduğunda yapılan işlemler ve bunları yapan kişinin işinde iyi olup olmadığı iyice önem kazanıyor. ‘Sosyal medyadan ya da çevreden etkilenmememiz gerekir’ demek elbette hatalı bir söylem olur. Zaten bu çok mümkün bir seçenek gibi durmuyor çünkü bu etkilere istesek de istemesek de maruz kalıyoruz.

Elbette daha ‘güzel’, daha ‘genç’ olmayı isteyebiliriz. Bunları istemekte bir sıkıntı yok. Burada sıkıntıya yol açabilecek mesele, güzellik, gençlik gibi kavramların özünde göreceli olduğunu unutmakta yatıyor. Bu kavramlar belli kalıplar ve örneklerle sınırlandırılamayacak kadar geniş. Bir diğer sıkıntıya yol açabilecek mesele ise bu işlemlerin geri dönülemez olmalarından kaynaklı. Bu nedenle alanında doğru isimleri bulmak gerekiyor.

Artık yaptığımız işin yüzde 90’ı kozmetik  haline geldi

28 yıldır oküloplastik cerrahi alanında çalışan ve 20 yıldır yalnızca göz kapağı, gözyaşı yolları ve orbita cerrahisi yapan, son yıllarda ise çalışma alanını özellikle estetik ve fonksiyonel göz kapağı cerrahisine yönelten Dr. Akın Banaz ile göz sağlığı ve estetiği konularını konuştum.

 Öncelikle sizi tanımayanlar için bize biraz kendinizden biraz bahseder misiniz?

Göz doktoruyum. İstanbul Tıp Fakültesi’nden mezun oldum. Daha sonra Okmeydanı Hastanesi’nde göz ihtisası yaptım ve bir süre orada çalıştım. Ardından 2001 yılında da Dünya Göz Hastane’sine geçtim. 15 yıl orada çalıştım. 5-6 yıldır da kendi muayenehanemde özel doktor olarak çalışıyorum. Göz doktoru olmama rağmen katarakt ya da şaşılık ameliyatları yapmıyorum.

Uzun yıllardır göz kapağı ameliyatları, yani gözün dışındaki ameliyatları, göz yaşı kanalı ameliyatlarını, göz kapağının içe/dışa dönmesi ameliyatlarını, göz kapağı tümörlerini, kapak uzunluklarını ve düşüklüklerini ameliyat ediyorum. Artık yaptığımız işin yüzde 90’ı kozmetik haline geldi ama kozmetikten kastım botoks değil. Son yıllarda göz kapaklarındaki sarkmalar ve torbaları ameliyatlarında fazla talep olduğu için daha çok onları yapıyorum.

 Göz yaşı kanalının tıkandığı nasıl anlaşılır?

Kanal tıkanıklarında iltihap ve apse olur. Göz yaşı kanalı iki ucu açık bir drenaj kanalıdır. Bu drenaj kanalı tıkanırsa gözde sulanma meydana gelir ama bu her gözü sulanan kişinin kanalı tıkalıdır demek değildir. Sulanma birçok başka nedenden dolayı meydana gelebilir. İltihap ve apse asıl bulgulardır ve çok zarar verici olabilirler. Hastayı burnundan su vererek muayene ederiz. Tıkanan kanalın açılması için de yeni bir yol açarız böylelikle göz yaşı kanalı ordan çalışmaya başlar ve şikayet ortadan kalkar.

 Peki bu göz tıkanıklığı, tedavi edilmezse nasıl problemlere yol açabilir?

Birincisi göz sulanma yapar ve rahatsız eder. İkincisi de iltihap ve apse yapabilir. Özellikle ilerleyen yıllarda o iltihap ve apse daha büyük sorunlara yol açabilir. Tabii şimdi artık antibiyotikler olduğu için, kolay tedavi altına alınabiliyor ama tabi kötü ve ağrılı sıkıntılı bir dönem yaratabiliyor.

 Tıkanıklık görmede bir sıkıntı/bozukluk yaratıyor mu?

Göz yaşı kanal tıkanıklığı doğrudan doğruya gözde bir görme bozukluğu yapmaz, sadece dolaylı yoldan rahatsızlık oluşturabilir.

Tavuk karası için umut veren çalışmalar var

Halk arasında Tavuk Karası olarak bilinen hastalığın nedenleri nelerdir ve bu hastalığın tedavisi için atılan yeni adımlar var mıdır?

Var aslında benim de bildiğim, ama derseniz ki çok büyük bir adım mı? Değil. Tavuk Karası hastalığı genetik bir rahatsızlık. Çekinik genlerle, akraba evliliği sonucu ortaya çıkıyor ama bu hastalığın basit olanları olduğu kadar da ağır olup kişinin bütün görmesini engelleyecek düzeyde olanları da mevcut. Her Tavuk Karası birbirinin aynısı değil.  Şu andaki yapılan araştırmalar bu çok ağır olanlar için. Bu konuda umut veren çalışmalar, retinal implantlar yapılıyor. Yani körlüğe çare olarak ciddi araştırmalar yapılıyor şu anda da.

Aslında biz hep gözün gördüğünü düşünüyoruz halbuki göz değil beyin görüyor. Göz kamera gibi. Göz dışarıdan gelen sinyalleri algılıyor, asıl görüntü ise beyinde gerçekleşiyor. Biz aslında bir tane kamera alsak ve o kameradan gelen görüntüyü beyine aktarabilsek iş bitiyor.

Buradaki sorun iki tane gözümüzün olması ve bu iki gözde başka görüntüler oluşması. Üç boyutlu görebilmek için sağdan ve soldan gelen iki görüntü birleştiriliyor üst üste geçiriliyor. Bu şekilde üç boyutlu görme oluşuyor.

Tek gözü görenler için böyle bir gelişmeyi yapmak mümkün olmuyor (Tavuk Karası tedavisi) çünkü o gözden gelen kalitesiz görüntü ötekini etkiliyor ama iki gözü birden olmayıp göremeyecek durumdaki Retinital Pigmentosa hastaları için implantlar uygulanıyor ki böyle çok kabaca bir görüntü elde edip insanlara en azından basit işlevleri yaptırabilmek için ama şunu da belirtmek lazım ki bu implantlar günümüzdeki telefonların yanında Graham Bell’in icat ettiği telefon kadar ilkel kalıyor.

 Göz kapağı estetiği 20’li yaşlarda başlayabilir

Göz kapağı estetikleriyle ilgili estetik kaygıların dışında göz kapağı estetiğine ne zaman başvurulabilir ve insanlar buna neden başvurur?

O kadar geniş bir konu ki bu. 20’li yaşlardan başlayıp aklınıza hangi yaşlar geliyorsa oralara kadar gidiyor yaş aralığı. Hatta bu 10’lu yaşlara kadar düştü. Küçük yaşta benim buna ihtiyacım var diyenlerin büyük çoğunluğu daha çok yüzdeki asimetri için istiyorlar. Herkesin yüzü asimetriktir. Hiçbir insanın yüzünün sağ tarafıyla sol tarafı birbirine eşit değildir. Benim de öyle değil, sizin de öyle değil, bir başkasının da. İnsanlar da genellikle yüzlerinin küçük yaralarını pek sevmezler.

10’lu yaşlarda bunu düzelttireyim diye bu konuyu kafasında çok büyüten ve tedavi arayışına giren bir sürü insan olabiliyor ama atladıkları şey insanların fiziksel görünümlerinin çeşit çeşit olduğu. Kimi uzun kimi kısa kimi daha zayıf kimi daha kilolu kiminin şöyle kimisi böyle işte. Aynı fark göz kapağı yapılarında da var. Her göz kapağı yapısı aynı değil. Bazıları o yaşlarda kendi göz kapağı yapısından memnun olmayıp onu değiştirtmek istiyor. Mesela siz 1.80 boyundasınız ve diyorsunuz ki ben 1.50 boyuna gelmek istiyorum. Böyle bir ameliyat olabilir mi? Hayır mümkün değil. Bu durum da buna benziyor.

Size bu konuda gelen yaş grubu ne civarda?

Galiba 40 yaş civarı. Tabi şunu da dikkate almak lazım ki ben kendi yerimde çalışıyorum. Belki devlet hastanesinde çalışıyor olsaydım daha ileri yaş grubu gelebilirdi. Bana gelenler 35-55 arası diyelim ama burada asıl önemli olan ihtiyaç çünkü bunlar genetik özelliklerle çok erken yaşlarda da ortaya çıkabiliyor. Kimi insanın çok erken yaşta göz kapağı torbası olabiliyor ki gerçekten o yaşta ameliyat edildiğinde bir daha ameliyat gerekmiyor ya da o yaşlarda göz kapağı sarkması olabiliyor gene o yaşta yapılsa bir daha gerekmiyor. Hangi yaştaysa o yaşta yapılabilir.

Erken müdahalede bulunmak sonrasında aynı sıkıntının tekrarlanmasına yol açabilir mi?

Aslında şöyle, doğru yerde doğru kişiye yapılan müdahale genellikle bir daha gerekmez ama yıllar içerisinde yüzün her tarafı aşağı doğru iniyor. Özellikle kaşların gevşemesiyle kapak sanki biraz düşmüş gibi gelebilir insanlara ama aslında bu işlerdeki amaç bir kere yapılması ve bir daha gerekmemesi.

Peki bu ameliyatlarda toparlanma süreci ne kadar sürüyor?

Bütün ameliyatların tamamen iyileşmesi 1 yıl sürer fakat kişi genelde bunun 1 aydan sonrasını çok farketmez. En çok şişliğin olduğu dönem de ilk 3 gün. Dikişler, de 1 hafta ile 10 gün içinde alınıyor. Genellikle 2 hafta da bu konular kişinin aklından çıksın ve normal hayatına dönsün istiyoruz ve genellikle kişi 2 haftadan sonra ben iyileştim diyor ve eski haline göre daha iyi duruma geçmiş oluyor. Çoğunlukla da insanlar düğün, davet gibi etkinliklerden önce olmak için başvuruyorlar. 2 hafta varsa uygundur derim ben genelde ama 2 haftadan önceki durumlar biraz daha kısıtlı bir zaman olduğu için çok da tavsiye etmiyoruz.

 Ameliyatsız göz kapağı estetiği hakkında ne düşünüyorsunuz?

Tabii ki ameliyatsız yapabileceğiniz bir takım yöntemler var ama neyi onlarla yapıp, neyi yapamayacağınızı iyi belirlemeniz lazım. Botoksla ameliyat birbirinin alternatifi değildir. Ben ameliyat olmak istemiyorum botoks olayım ya da botoks olmak istemiyorum ameliyat olayım gibi bir şey olmaz. İhtiyacı olana botoks yapılır, ki o daha çok kırışıklık içindir, ihtiyacı olana da ameliyat yapılır o da daha çok sarkmalar ve torbalar içindir. Bunlar birbirinin yerine geçmez ama birbirinin etkisini kuvvetlendirirler.

Gerçek göz kapağı estetiğini ameliyatsız yapayım derseniz, bir ara Plexr denen bir yöntemle aynı sigaranın, bir naylonu yakması gibi cilt yakıp büzüştürülüyordu ama bu yöntemde hem etki kalıcı olmuyor, hem iyileşme dönemi çok daha uzun sürüyor hem de yeterince etkili olmuyor. Bir dönem çok popüler oldu çünkü insanlar sürekli bir yenilik peşinde. Ben hiç yapmadım. 2-3 sene önce çok isteniyordu ama zamanla insanların istedikleri sonucu alamadıkları ortaya çıkınca bu furya da bitti. Yapmadığım için bir şey kaybetmedim.

Göz kapağı estetiğini kozmetik bir operasyon olarak değerlendirmek ne kadar doğru?

Göz kapağı estetiğini bazı insanlar makyaj yapmakla, kuaföre gitmekle karıştırabiliyor. Halbuki göz kapağı estetiği böyle bir şey değildir. Birincisi bu işlemin sınırları vardır. Yani sizin yapabileceğiniz şeyler olduğu kadar yapamayacağınız şeyler de var. Mesela bazı insanlar çok büyük anlam yükleyebiliyorlar. Genç yaştaki hastalar  ‘Ben kaşlarımın da, oralarımın da buralarımın da, böyle kalkmasını istiyorum’ diyorlar.

Göz kapağı estetiğinin faydası en çok, ihtiyacı olanda görünür. Mümkün olduğunca iz bırakmadan yapmak gerekir bu işlemleri fakat gereksiz zorlamalar her zaman sorunları da beraberinde getirir. Onun için bir kez daha dediğim gibi göz kapağı estetiğini makyajla karıştırmamak lazım. İhtiyacı olmayan, kendi kafasında bir şeyler kurmuş olan insanın yeterince mutlu olma ihtimali düşüktür ve sorun yaşama ihtimali çok daha fazladır.

Sosyal medyanın bu ameliyat üzerindeki etkisi nedir?

O da bir algı aslında. Bizim işte en kolay düzeltilebilecek olan sorunlar, herkesin gördüğü sorunlardır ama bazen insan aynaya bakar, aynada bir şey görür ama onu yalnızca kendi görür başka kimse görmez, onları düzeltmek çok farklıdır. Onlar da kendi içinde iki gruba ayrılır. Bazısı düzeltilebilir durumdadır bazısı da düzeltilemeyecek durumdadır. Düzeltilemeyecekten kasıtsa şudur, biz ameliyatlarda yumuşak dokuyu ameliyat ederiz halbuki yüz asimetrilerinin temel sebebi kemik yapıdaki sorunlardır. Onun için siz ne kadar ameliyat ederseniz edin yüz asimetrisini bir yere kadar düzeltebilirsiniz çünkü bu ameliyatlarda kemik yapıyı düzeltmeye kalkmak o kadar da kolay değildir.

Ama dismorfik bozukluğu olan hastalar kendilerinden memnun değiller ve olmayacak şeylerin peşinden koşuyorlar. Diyor ki illa benim yüzümün sağı ile solu tam simetrik olsun. Ne olur olmasa? Hayır illa olacak. Bu tamamen kendisi için. Bu eleştrilebilir mi? Bir yere kadar kabul edilebilir.

Peki bu durum nereye kadar kabul edilebilir?

Kendisine zarar vermeyecek noktaya kadar. Ama o noktayı bulmak o kadar kolay değil. Kendisine zarar vermeden ne yaparsa yapsın diyebilirsiniz ama öyle değil işte çünkü o kendine zarar verme ve vermeme noktası birbirinden o kadar da uzak değil. Benim kendi hasta grubum daha çok kendisi gibi kalıp mevcut olan sorunlara bir bakım yaptırma ihtiyacı duyan insanlar fakat bir grup insan da var, onlar başkası gibi olmak istiyor, bu da kabul edilebilir bir şey, kötü bir şey değil.

Bir sanatçı vardır çok hoşuna gidiyordur ve ona benzemek isteyebilir. Bizim bunu doğru ya da yanlış diye yargılama durumumuz olamaz ama bu şekilde olan kişilere bambaşka müdaheleler lazım. Unutulmamalı ki aynı atılan okun geri dönmemesi gibi yapılan bazı müdahelelerin kalıcı sorunları olabilir ve sonra kişi pişman da olsa geri dönemeyebilir. Bu özellikle de genç yaştaki kişiler için önemli. İnsan o yaşta bir şeyleri isteyebilir ama belli bi süre sonra farklı düşünüp geri dönmek isteyebilir. İşte o geri dönüş o kadar kolay değildir bu işlerde.

 Bu ameliyatı olmak isteyen insanların yaşı en düşük kaç ve şimdiye kadar en düşük kaç yaşı ameliyat ettiniz?

19 yaşında birini ameliyat ettim ama burda şunu belirtmek lazım, bazılarının gerçekten ihtiyacı oluyor. Göz kapağı düşüklükleri ta o yaşlarda başlayabiliyor.

 14-15 yaşındaki sosyal medyanın etkisindeki çocuklar?

Onlardaki en büyük problem yüz asimetrisine takılı olabiliyorlar, bir de kendi şekillerini beğenmiyorlar. Halbuki o yaşlarda yapmamak lazım, çünkü cilt de çok aktif. Yani ciddi sorunlar meydana gelebilir. Böyle bir şeyi gerçekten çok istiyorlarsa bile 20-21 yaşını mutlaka beklemeleri gerekir işin doğrusu ama kendinden memnun olmama durumu da üzerinde konuşulabilecek ayrı bir konu. Gene doğrudur yanlıştır şeklinde bir yargıda bulunmamak gerek tabii. Buradaki kıstas kendine zarar vermemesi. O yaştaki bir kişinin kendine zarar verme ihtimali yüksek. Estetik de olabilir yeter ki fayda görebileceği ve beklentisinin karşılanabileceği doğru bir iş yapılsın. Beklentisinin de doğru bir beklenti olması çok önemli tabii.

Kişinin ne istediğini çok iyi bilmesi gerekiyor çünkü bu estetik ameliyatlarda kimi kesileri yapabileceğiniz belli yerler var. Mesela alt göz kapağı kesilerini çoğunlukla içten yapıyoruz. Böylelikle dıştan hiçbir yeri kesmeden onu almak mümkün oluyor ama hasta ne zaman ‘yok şuramın böyle olmasını istiyorum, kesinin buradan buraya gelmesini istiyorum’ demeye başlarsa o zaman normal yollardan çıkıp iz kalabilme ihtimalini de beraberinde getiriyor. Göz kapağı estetiği dendiği zaman, eskiden anlaşılan göz kapaklarının genetikle birlikte, yaşlanmaya bağlı bir sarkmasıydı. Bu yaşlanma aslında 20li yaşlardan sonra başlayan bir süreç gerçi. Onun için çok erken yaşlarda da yapılabilecek bir şeydi ama yine de yaşlanmayla ortaya çıktı.

Yeni nesil kendinden memnun olmadığı yerleri değiştirmek istiyor

Şimdi bu yeni nesille tamamen kendi yapısından memnun olmayıp, kendi yapısını değiştirmeye çalışan girişimler de ön plana çıkmaya başladı. Kaşların yukarı alınması mesela ama işte bunu makyajla karıştırıyorlar. O zaman da etki kalıcı olmayabiliyor ya da kötü yerlere yapılan kesilerle çok büyük dertler ortaya çıkabiliyor. Kesi izlerinin kalması, göz kapağının yapısının bozulması gibi birçok problem. Sonra pişman olduğunda da geri dönemiyor insanlar. Bunlar önemli konular. Bu ameliyatların geri dönülmez olduğuyla ilgili belki biri çıkıp benim dediğimin tersini söyleyebilir ama aslında pek öyle değil.

Defne Saka

Paylaş

Son Yazılanlar

Kadın emeğinin gastronomiye yansıması

Senelerdir severek yaptığım iş gastronomi yazarlığı ve bunun gibi yeme içmeye, damak tadına ilişkin konulardaki  etkinlikler. Resmi bir tanımı yok, verilmiş unvan da  değil. Sadece 

Gastronominin evrensel gücü

Altın Kaşık Ödülleriyle Mutfak Dostları Derneği’nin ödüllendirdiği yaratıcılık, FSUMMIT 2025’in vizyonuyla sektöre kazandırdığı yenilikler ve Husin belgeselindeki derinlemesine hikâye, gastronominin sınırları aşan gücünü gözler önüne

Prada dertsiz başına dert mi arıyor?

Tasarımlarından marka kimliğine, müşteri portföyünden sattığı hayallere kadar birbirinden çok farklı iki marka hakkında bir söylenti dolaşıyor lüks moda sektöründe… İtalyan moda devi Prada’nın, Capri

Sofralarımızın Ortak Dili

Yemek sadece fiziksel bir gereksinim değil; kültürel kimliğimizi şekillendiren, tarihimizin sessiz tanıklığını yapan ve insanlar arasındaki bağları güçlendiren evrensel bir unsurdur. Her ülkenin, her yörenin

Heyecanla beklenen birinci sayfa

Dag Solstad, her gün yazdığı bir sayfa ile romanlarını tamamladığını söylemiş. Ayağına gelen güne, dönme dolaba atlama adımı ile başlamanın hikayesi midir yazdıkları veya bitirdiği

Yılbaşı ve Vasilopita çöreği

Bir yılı geride bırakıp uğurlarken yeni umutlarla başlayan yeni bir yıla ‘hoş geldin’ diyoruz. Dilekler her zaman sağlık, mutluluk, sevgi ve barış olmak üzere; dostlar

Manav Türklerinin sofrasında zamanın izleri

Geçtiğimiz hafta sonu Tuzla, gastronomi tutkunları için benzersiz bir deneyime ev sahipliği yaptı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kültür Daire Başkanlığı’nın hayata geçirdiği “Gastronomi Günlükleri” serisinin

2024 biterken ekonomik beklentiler

Yılın son iki günündeyiz. Borsa İstanbul yılı yüzde 34 getiri ile kapatmak üzere. Hisse senetleri bazında getiriler değişkenlik gösterse de, özellikle mevduat faizlerinin cazibesi borsanın

Hayatta bazen seyirci koltuğuna oturursun

Hayatta bazen seyirci koltuğuna oturursun. Seyretmek istersin sadece… Susarsın. Konuşsan anlamazlar zaten. Dışarıdan bakmakla yetinirsin. Çünkü “miyav miyav” desen deli diyecekler. Ama ne çok şey

250 baz puanlık irrasyonellik!

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) aylardır ciddi bir baskı altındaydı. Piyasalar, reel sektör, iş dünyasının büyük bir bölümü ve siyasi çevreler politika faizinde indirime gidilmesi