İlişki ve Aile Danışmanı, Aile Sağlığı Araştırma Derneği Başkan Yardımcısı ve www.binevigazete.com’da ise “Mutlu Aile İletişim Hattı” adlı köşe yazıları kaleme alan, “Medikal Akademi” bünyesinde sohbet programları 2021 yılından beri devam eden İrem Hattat geçtiğimiz haftalarda “Online Flört Online Romantizm” adlı kitabını yayınladı.
100 kişiden 12’si online flört ediyor
Kitabının adından da anlaşıldığı gibi online flört ve online romantizm aslında günümüzün gerçeği. Ancak, hala pek çok kişi online ilerleyen ilişkilere pek inanmıyor. Bunun nedeni ne?
Yazım sürecinde özellikle Amerika’da her 3 kişiden birinin, Türkiye’de her 100 kişiden 12’sinin online flört uygulamalarına girdiğini gördüğümde konunun öneminin bir kere daha farkına vardım. Özellikle modern ilişkilerde bağlılık korkuları, güvensizlikleri için online ilişkiler iyi bir çıkış noktası oluyor. Ancak diğer taraftan online flört şiddeti pek çok kişiyi geride tutuyor ki bence bu da doğru bir nokta. Sahte hesaplar, saplantılı takipler, cinsel içerikli şantajlar online flörtte karşı karşıya kalınan tehlikeler.
Bir de internet dünyasının vadettiği hayaller her zaman gerçekleşmeyebiliyor ve siz kalbinizi tamamen açtıktan sonra maskeniz düşmüş bir şekilde ortada kalabiliyorsunuz. Çünkü internette bir ilişki başladığı hızla bitebiliyor, karşınızdaki kişi aniden yok olabiliyor, daha fazla iletişimde olmayı istemediği, risk algıladığı ya da gerçek dünyada daha önem verdiği konular olduğu için birden ortadan kaybolabiliyor.
İnternette ilişkilerin sona erme aşamasında ani beklenmedik kayboluşların yoğunlukta olduğu biliniyor. Ayrıca online flörtün kendisinin eksi yönleri var. Öncelikle birçok kişi seçenek fazlalığından gittikçe daha seçici olmaya başlıyor. Örneğin bir danışanım bir seferinde potansiyel bir flörtü kadının tuttuğu basketbol takımı nedeni ile reddettiğini anlatmıştı. Bunun yanı sıra online flört nedeni ile tükenmişlik sendromu yaşayanlar da gittikçe artıyor. Özellikle uygun seçenekleri araştırmak ve tanışmak o kadar vakit alıyor ki, doğru kişiyi bulamamak umutsuzluğa sürüklüyor.
Çift terapileri yapıyorsun, neden kitabına online ilişkiyi merkez aldın?
Son zamanlarda danışanlarımızın başvurma sebeplerinde ilişkileri bozan hatta boşanma aşamasına getiren problemlerin başında sanal aldatma konusunu görmeye başladım. Bu şekilde araştırmalarımı yaparken değişik ülkelerden üstelik çift terapisi ile uğraşan grubumuzda da herkesin bir online flört uygulamasında hesabı olması ve iyisinden kötüsüne pek çok tecrübe yaşamış olmaları beni etkiledi.
Gördüm ki uluslararası bir boyutta herkesin umudu online başlayan bir flört ile ruh eşini bulmak. Teknolojinin çift ilişkileri üzerindeki etkisini görmezden gelmek imkansız. Teknoloji artık tüm hayatımızı yönettiği gibi ilişkilerimizi de yönetiyor. Bizden haberdar olanların ve bizim haberdar olduğumuz insanların sayısı arttığı gibi, onlarla iletişim içine girme olasılığımız da artıyor.
Üstelik bu ilişkilerde fiziksel uzaklığın önemi olmuyor, evimizin güvenli alanında bir tıklama ile sonsuz sayıda romantik eş opsiyonunu karşımızda buluyoruz. Ben de online flörtleri, neden bu kadar popüler olduklarını, gerçek hayatta devam edip etmeyeceğini araştırıp yazmak istedim.
Online aşk olmaz mı?
Olur. Bu yeni tipte ilişkilere “sanal” desek de aslında gerçek duygularla yaşanıyor, gerçek beklentiler oluşuyor. Bu nedenle Size kitabımda anlattığım hikâye dijitalleşme, sürdürülebilirlik gibi yeni kavramlar değil. Yeni yaşam koşullarında gerçek hayattaki alışılageldik ilişkilerinin bazen tamamlayıcısı bazen de ikamesi olarak kullandığımız yeni tipte ilişkilerin hikâyesini anlatıyorum.
Aslında sanal olarak adlandırsak da, online ilişkiler sanal değil, ilişkinin kendisi gerçeğin bir parçası ve kanlı canlı insanla arasında yaşanıyor. Bu insanlar her ne kadar kendilerinin ve karşılarındakinin kişiliklerini değiştirebiliyor ve hatta baştan yaratabiliyor olsa da, aralarındaki duygusal paylaşım gerçeğin ta kendisi.
Online âlem sadece bu paylaşım için yepyeni bir dijital ortam sunuyor. Yaşanan aşklar, duygular, gerçek dünyadaki ilişkilerdeki yoğunluğu taşıyor. Etkileşim, bu psikolojik yoğunluğun en önemli etkeni. Etkileşim ne kadar güçlü ise o kadar psikolojik gerçekliğimiz oluyor. Online âlemde bu etkileşim sadece kelimelere bağlı kalmıyor; sesler, fotoğraflar, hatta vücut hareketleri de bu etkileşimi destekliyor
Online ilişkide yazım kurallarından, karşındaki kişiyi ekranın başında tutmaya kadar pek çok zorluk var sanıyorum ama işin aslı ne?
Online ilişkilerin odağında en önemli unsur iletişim. Aslında online ilişkilerde de ruh eşimizi ararken “Benim yanımda olacak mısın?” sorusuna “Evet” olarak cevap verecek kişiyi arıyoruz. Bu kişiden ulaşılabilir olmasını bekliyoruz. Özellikle bizimle ilgilenmesini ve söylediklerimize duygusal olarak açık olmasını istiyoruz. Gerektiğinde ihtiyaçlarımızı ve korkularımızı anlayıp, bizi teselli edecek ve şefkat gösterecek birini istiyoruz.
Bu isteklerimiz yüzünden online sohbetler çok önemli. Sadece sohbet etmenin zevki için yapılan boş sohbetler online ilişkilerin tipik özelliği. Modern dünyanın hızlı yaşam tarzında gerçek dünyada yaşadığımız ilişkilerimizde artık sevdiklerimizle içten, uzun sohbetlere çok az vakit bulabiliyoruz. Sadece vakit azlığı da değil, gerçek dünyadaki ilişkilerimizde birbirimize gerçek hislerimizi ifade etmekten kaçınabiliyoruz. Çiftin tüm sorunları halının altına süpürme sanatı eski ve yeni öfkelerin mazereti haline geliyor.
Ben online her türlü ilişkinin en önemli etkisinin zorunlu olarak kurulan sözel iletişimden ya da diyalogdan kaynaklandığını düşünüyorum. Bu sohbetlerin değeri, uzayabileceği kadar uzatılmasından kaynaklanıyor. Bazı online çiftlerin günlerinin büyük kısmını birbirlerine yazarak geçirmelerine şaşmamak gerek. Bu sohbetlerin derinlikleri ve bir çok konuyu kapsamaları da önemli özelliklerinden sayılıyor.
Bu iletişimde en gizli sırlar kolayca açığa vuruluyor. Kişisel bilgilerin zevkli ve rahat bir şekilde bu kadar çabuk paylaşılması online arkadaşlıkların ve aşkın kolayca ilerlemesini sağlıyor. Bu nedenle sohbet etmek ve kelimelerin gücü online ilişkilerin en önemli parçası. Hattat Klinik röportajlarımda aldığım yorumlardan bir tanesi şu şekilde: “Bir ilişkide kendimi kelimelerimle ifade etmeyi, dinlemeyi ve içtenlikle sohbet etmeyi o kadar özlemişim ki”
Yaşları artık 40’ı geçenler için online tanışma bir artı olabilir mi?
Tabi ki. Pew Research Center tarafından yapılan bir araştırmaya göre, tüm yaş gruplarında online flört sitelerini ve mobil uygulamalarını kullananların sayıları hızla artıyor. 2019 yılı verilerine göre 18-29 yaş aralığı yüzde 48 ile başı çekerken, 30-49 yaş aralığı yüzde 38, 50-64 yaş aralığı yüzde 19, ve 65+ yüzde 13 olarak bu siteleri kullanıyor. Sonuç olarak, potansiyel flört adayları ile online karşılaşmalar, diğer karşılaşma yollarının önüne geçiyor. Öyle görünüyor ki “samimiliği ve doğaçlamaya olanak sağlaması ” özellikleri ile online flörtler 40 yaş üzeri romantizm dünyasının vazgeçilmez bir parçası haline geliyor.
Bu ilişkilerin gelişimine bakarsak, bu ilişkiler aşama aşama ilerliyor; herkese açık konuşmalar, e-posta veya özel sohbetlere dönüyor, sonra fotoğraf yollamalara, telefon konuşmalarına ve yüz yüze görüşmelere evriliyor, son aşama gerçek dünyada buluşmak.. Hatta internette tanışıp gerçek hayatta buluşan kişilerle yapılmış bir araştırmada kişiler karşılaştıklarında hiç şaşırmadıklarını, tam bekledikleri gibi biri ile karşılaştıklarını ifade etmişler. Bu karşılaşmalarda tek ufak farklılık tarafların daha utangaç davranışları oluyor.
Buna rağmen online sohbetlerin dürüst ve samimi olmasından ötürü, çiftler yüz yüze görüşmelerde genel olarak kişilik ve görüntüler açısından şaşırmıyor, birbirlerini uzun zamandır gayet iyi tanıdıkları hissi oluşuyor. Offline dediğimiz gerçek hayatta yaşadığımız ilişkilerde birbirimizi bu kadar tanımak çok daha uzun sürelerde mümkün oluyor. Online’da ilişkilerle ilgili en temel meseleleri dahi son derece dosdoğru ve açık bir şekilde ele alıyoruz. Birbirimize kişisel , mahcup edici soruları dahi sormaktan çekinmiyoruz.
Kadın ve erkekler ilişki içine girdiklerinde en çok hangi hataları yapıyor?
Yalnız başına olmamak şüphesiz en büyük dileğimiz. Ancak ben bunu “yalnız kalmaksızın birey olmak” şeklinde değiştiriyorum. Gerçek dünyada sağlıklı ilişkiler dediğimizde bence kilit soru: “Bireyselliğimi kaybetmeden nasıl yakın ilişkiler kurabilirim?” sorusu. Tüm yakın ilişkilerimizde bir dengeleme yapmaya çalışıyoruz. “Bir birlikteliğin parçası olma becerimizi kaybetmeden bireyselliğimizi koruyabildiğimiz ilişkiler sağlıklı, başarılı ve uzun ömürlü oluyor.
Genellikle danışanlarımız ne zaman kendi başlarının çaresine bakacaklarını, ne zaman eşlerinin ihtiyaçlarını ön plana alacaklarını bilemiyorlar. Aslında güvenli bir ilişkide coşku ve merakınızı arka çıkıp destekleyen, can yakıcı duygular hissettiğinizde anlayış ve ilgi gösteren bir kişiyle olmak, kişiye kendi hislerine güvenmeyi, diğer insanlara şefkatle yaklaşmayı ve onların duygularına saygı göstermeyi öğretiyor.
Kendimizi emin ve güvende hissettiğimizde, sevgilimizin tam desteğini aldığımızda yaratıcılığımız, hayattan aldığımız coşku en üst seviyelere ulaşıyor. Yani güvende olma hissi, güvenme duygusunu ve özgüveni getiriyor. Ancak en büyük yanlışımız ilişkimizde eşimizin mutluluğu için sürekli kendi ihtiyaçlarımızı arka plana atmak, kronik olarak onun ihtiyaçlarına, isteklerine ve duygularına konsantre olmak.
Bir ilişkide, “Sadece birbirimize iyi geldiğimiz kadar” diyen bir erkek aslında neyi anlatıyor olabilir?
Modern ilişkilerde güvensizlik, bağlanmaktan ve sorumluluktan kaçınma neredeyse yeni normalimiz. Özellikle böyle söyleyen bir erkeğin “kaçıngan” bir bağlanma stili olduğunu söyleyebiliriz. Kaçıngan bağlanma stiline sahip yetişkinler yalnız olma eğilimi gösteriyor. Başkaları ile yakınlaşmaktan huzursuzluk duyuyor, başkalarına bağlanmayı ve onlara tamamen güvenmeyi güç buluyor. Çok ayrılık yaşıyor, başkaları tarafından incitilmekten veya başkasına bağımlı olmaktan korunmak için duygularını bastırma eğiliminde oluyor. Gerçek yakınlıktan kaçınmaya çalışıyor.
Zorlandıklarında ilişkiden kaçma, uzaklaşma, iletişime kapama eğilimi gösteriyorlar. Hem sevdiklerinin önemini inkar etmek, hem de onlardan kolayca ayrılabilmek için daha fazla içe dönük yaşıyorlar. Duygusal durumlarda, içe kapanıp duygu göstermiyor ve/veya duruma tepkisiz kalıyorlar. Genellikle, sahte bir bağımsızlık duygusu ile başkalarına ihtiyaçlarının olmadığını düşünerek, duygusal ve/veya fiziksel izolasyon arıyorlar. Çoğunlukla ben-merkezci ve yarattıkları konfor alanlarına düşkün oluyorlar. Bu kişilerin internetin pornografik içeriğini yoğun tükettiği görülüyor.
Araştırmalara göre bu bağlanma stiline sahip yetişkinler, bağlanma ve yakınlaşma korkuları nedeni ile online flört uygulamalarında seri tanışıklıklar yaşıyor, derin ilişkileri tercih etmiyor. Özellikle karşılarında kaygılı bir flörtün sürekli mesajlaşma ve uzun sohbet beklentileri bir anda iletişimi kesmelerine sebep olabiliyor. Hayalete dönüşme (ghosting) ve gaz lambası manipülasyonu (gaslighting) tarzı online flört şiddetine bu tipte daha fazla rastlanıyor.
Yetişkin aşk ilişkisi, şaşıracaksınız ama, tıpkı anne çocuk arasındaki ilişki gibi bir bağlanma ilişkisidir. Hayatımız boyunca sevdiklerimizden duygusal olarak ulaşılabilir, karşılık verici ve ilgili olmalarını bekliyoruz. Sevdiklerimizle özellikle tereddütlü, korkmuş, kaygılı ve üzgünken temas kuruyoruz. Onlarla temas kurmak, teselli ve duygusal destek bulacağımız güvenli bir limandaymışız hissi veriyor. Bu güven hissi, bize duygularımızı nasıl düzenleyeceğimizi, başkalarıyla nasıl bağ kuracağımızı ve onlara nasıl güveneceğimizi öğretiyor.
Sevdiklerimizden ayrılma kaygısı, şiddetli ve baş edilemez hale gelebiliyor. Sevdiklerimize bizi duygusal olarak desteklemeleri, riskler içeren dünyayı anlama, öğrenme ve keşfetme yolculuğunda bize güvenli bir kale olmaları açısından bağımlıyız. Etkili bağ kurduğumuzu ne kadar çok hissedersek, o kadar özerk ve bireysel olabiliyoruz. İngiliz psikiyatrist ve psikolog John Bowlby Ainsworth, çocukların ilişkilerindeki bu baş etme stratejilerini, yani bağlanma stillerini, sırasıyla güvenli, kaygılı ve kaçınan bağlanma olarak tanımlıyor.
Bowlby’nin ifade ettiği üzere, bizim için değerli olan bir kişiye bağlı olma, çağırdığımız zaman o kişinin yanımızda olacağını bilme ihtiyacı asla yok olmuyor. Tek fark, yetişkin olduğumuzda bu ihtiyacımızı bize temel bakımı veren kişiden sevgilimize , eşimize transfer ediyoruz. Bağlanma stilleri aşk ilişkilerimizdeki beklentilerimizi de şekillendiriyor. Sadece Güvenli kişiler, kendilerini sevgiye değer, karşısındakini ise güvenilir buluyorlar.
Bir kadın ya da erkek size iyi gelmediği halde ilişkiden kopamıyorsanız bu neyi gösterir ve nasıl uzaklaşmak mümkün olabilir?
Kaygılı-kararsız bir bağlanmada olan yetişkinler, başkalarının onların istediği kadar yakınlaşmaya gönülsüz olduğunu düşünüyor. Sık sık sevgililerinin kendilerini sevmediğinden ya da o ilişkiyi sürdürmek istemediğinden endişe ediyor. O kadar yüksek bir yakınlık ve bağlılık seviyesi arıyorlar ki, onları yapışkan ve boğucu bulan eş adaylarını kaçırıyorlar. Güvensizler ve ilişkilerine fazla yatırım yapıyorlar. İnsanların kendilerine hak ettikleri değeri vermediğini düşünme eğilimindeler ve genel olarak insanları güvenilmez buluyorlar.
İlişkilerinde terk edilmekten, aşklarına karşılık alamamaktan ve çok yakın ve bağımlı olmaktan korkuyor. Kafaları sürekli, diğer kişinin onu sevip sevmediği, onu isteyip istemediği gibi sorularla meşgul oluyor. Araştırmalar bu kategoride olanların yalnızlık korkuları sebebi ile yüksek oranda online flört uygulamalarını kullandığını gösteriyor Diğer taraftan sürekli bağlantı ihtiyacında olmaları online flörtleri ile aralarında gerginliklere sebep olabiliyor.
Online flört şiddeti örneklerinden aşk bombardımanı ve saplantılı takibi en fazla bu tipte kullanıcılarda görüyoruz. Bağlanma stilleri ayrılık sırasındaki davranışları da etkiliyor. Kaygılı bağlanan kişiler “reddedilme duyarlılığı” sergiledikleri için öfke, talep ve tehditlerle eşlerine geri adım attırmaya çalışıyor. Yine Bu nedenle online aşk bombardımanı (love bombing), online saplantılı takip (cyberstalking) yapan sevgililer genellikle bu bağlanma stiline sahip oluyor.