Yoksa tarihe mi geçiyorum? Kahvaltıda masaya oturan, sofrada yeri olan bir kedi olarak. Karşımda da Uzun. Onun bu razı olmuşluğunun
Kulaklarımı pür dikkat açıyorum. Bizim eve gelip gidenlerden, Uzun’dan, bahçeden, komşudan bir laf çıkar mı diye. Tesadüfen duydum bu sözcüğü,
Seviyorsan sadece iki kişilik alanda sevme. Yalnız olduğumuzda, kurduğumuz o iki kişilik dünyada bana sevgi gösterisi yapma. Ben orada neden
Üzerime bir yorgunluk çöker gibi çöktü kıskançlık. Evin içinde bir oraya, bir buraya gidiyorum. Ama dönüp dolaşıp burnumu yine cama
Yıl biterken önümüzdeki yıl için ben de bazı kararlar alayım dedim. Sanki hepinizin huyu suyu değişecekmiş gibi başlarsınız ya konuşmaya.
Miyavlarım ben bizimkinin gözlerinin içine bakarak. Ona göre o bakışlar, bir kedinin değil de bir filozofun derin ve anlamlı bakışları.
Güzeldi be. Pandemide bizimkiyle geçirdiğimiz günler. Sadece o ve ben vardık adeta. Çıkamazdı bir yere. Önünde bilgisayar evden çalışırdı. Onun
Biliyorum hem kolunda hem bacağında benim tırmık izlerimle dolaşıyorsun şu günlerde. Bilmem, sana bir şey anlatabildim mi. Bizimki senden
Kızdım bizimkine geçen gün. Havalar ısınıyor diye bizim bahçede hummalı bir çalışma, parti falan yapacaklarmış, bu covid döneminde nasıl yapacaklarsa.
Biz ev kedileri diye başlayacağım yazıma, ama nereye gider bilmiyorum. Çünkü bugün konum özgürlük. O zaman satırlar arasında da özgürce