Ölümsüzlük Suyu
Altı yıl önce bugün… Nişantaşı’nda bir kitapevindeyiz. Feridun Andaç ile sohbet ediyoruz. Anadolu topraklarının, Homeros’un ardından 20’nci yüzyılda yetiştirdiği gelmiş geçmiş en büyük anlatıcıyı konuşuyoruz. Derken bir telefon geliyor; “Yaşar Kemal’i kaybettik. Başımız sağ olsun.” Cümleler, kelimeler, hatta aldığımız nefes bile bir anda havada asılı kalıyor. Kısa, kesif bir sessizlik… Ancak bir süre sonra hayat yeniden başlıyor. Ölüm, büyük bir durak olsa da, ölümsüzlük suyunu içmiş insanlar için bir yok oluş olmadığını biliyoruz çünkü. O gün olduğu gibi bugün de, ne kadar şanslı olduğumuzu düşünüyorum. Elbette, bu topraklardan böyle bir yazar çıktığı için… Yaşar Kemal’in kitapları ile tanıştığım ilk günden bugüne kadar geçen yıllar boyunca, ruhumda demlenenler tek tek zihnime…